Pasinler (Hasankale) İlçe merkezi, il merkezine 38 km. mesafededir. Rakımı 1655 m. yüzölçümü 1460 km2 dir. Pasinler Belediyesi 1904 yılında kurulmuştur. Hasankale şifalı kaplıcaları ile şöhret yapmış, iyi mesire yeridir.
Tarih öncesi çağlarda, kaynaklarını bu bölgeden alarak üç denize dökülmekte olan Aras, Fırat ve Çoruh nehirleri boyundaki vadilerinde, büyük kültür ve medeniyetler vücuda gelmiş, çevresinde değişik hayat sahası ve binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlere sahne olmuş, özellikle Kalkolitik ve Eski Tunç çağından itibaren yoğun iskâna ve siyasi olaylara tanık olmuştur. Bu bilgiler geniş bir coğrafi alana yayılmış olan Pasinler bölgesinin, Hasankale’nin 12 km batısındaki Sos Höyük arkeolojik kazılarından anlaşılmakta ve bölgenin
M.Ö. 3500 yıllarından itibaren yerleşmeye sahne olduğu hakkındaki bilgileri artırmaktadır. Birinci derecede tarım kanıtı sayılan hububat kalıntılarına; orak, süzgeç ve öğütme taşlarına, dokuma işlerinde kullanılan bazı gereçlere rastlanması, o dönemin yaşama biçimi hakkında aydınlatıcı bilgi vermektedir.
Pasinler bölgesini Urartu İmparatorluğuna katan Kral Menuas (M.Ö.810-785) in çivi yazılı taş kitabeleri Zivin Kalesi (Süngütaş) ve Horasan’ın Yazılıtaş köyündedir. Özellikle Yazılıtaş yazıtı hem bölgenin tarihi coğrafyasını, hem de Urartu Krallığının kuzey yayılımını ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Ayrıca Hasankale’de bulunan Kral Manua’ya ait çivi yazılı inşa yazıtı (İstanbul Arkeoloji Müzesindedir) çok güçlü bir kale yapıldığından bahsetmektedir.
M.Ö.680 yılında İskitlar önünden kaçan Kimmerler, Aras boyundaki ve Erzurum’daki Urartu devletinin gücünü sarstılar. İskitler (Saka Türkleri) büyük hükümdarları Afrasyab zamanında (M.Ö.654-626) Erzurum ve komşu bölgelerine yerleştiler. Saka Türkleri kabilelerinden olan Tao’lar Oltu, Olur, Narman, Şenkaya,Tortum yörelerine, Sper/Saper’ler İspir bölgesine ve Akampsis denilen Çoruh nehri vadisine ve Pasean’lar da (Pasin bölgesi) Aras nehri vadisinde yerleşmişlerdir. Doğu Anadolu bölgesine (MÖ.60 – M.S.400) yılları arasında Büyük Roma İmparatorluğu hakim olmuştur. 400 yılında Büyük Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması ile merkezi İstanbul olan Bizans (Doğu Roma imparatorluğu 395-1453) kurulmuş, bölge Bizans hakimiyetine geçmiştir.
Halife Hz.Osman b.Affan (65l), Şam ve El-Cezire valisi olan Mu’aviye’ye bir mektup yazarak, Bizansın doğu bölgesinin fethi için Mesleme el-Fihri oğlu Habib’i görevlendirmesini emretti.
Habib, Suriye ve el-Cezire halkından topladığı askerlerle Kalikala (Erzurum) ya geldi. Bizanslı kumandan Marianos yönetimindeki birlikler, Müslümanlarla ovada yaptıkları savaşta mağlup oldular. Erzurum ve çevresi (Pasinler Bölgesi dahil) İslamla tanışmış oldu.651-949 döneminde İslam idaresinde olan bölge, Bizanslıların baskıları sonucu tekrar onların hakimiyetine girdi.
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Şah’ın emri ile komutan İbrahim Yınal Türkistan’dan Nişapur’a gelen ve yurt arayan kalabalık Türkmen grubunu 1047’de, Anadolu’ya gönderdikten sonra, arkasından büyük bir ordu ile harekete geçti. Selçuklular, 1048 de Theodosiopolis’e (Karin) ve Basean (Pasin) ovasına, batıda Xaphteac (Kağdariç), kuzeyde Sper (İspir), Tayk/Taik ve Arsharunik (Oltu –Olur-Tortum-Çoruh vadisi), güneyde Haşhtenic (Hınıs ve yöresi) ve Toron/Taronay (Muş) yöresine Türkmen gruplarını yerleştirdi.
İbrahim Yinal, Artze/Karaz zaferinden sonra, Basean/Pasin ovasında, Artcovit bölgesindeki Kaputru (Hasankale’nin adı o Tarihte Rumca Kaputru’ydu. Türkçe “gök-su” anlamına gelmektedir) önünde bulunan Kastro-Komi (Ügümü) köyünde bulunan, Kekaumenos (Ermeni), Aaron(Rum) ve Liparit(Gürcü) komutasındaki Gürcü, Ermeni ve Rumlardan oluşan Bizans ordusuna yaklaşıyordu. Bizans ordusu, Selçuklulara barış teklif etti. Ancak Kutalmış ve İbrahim Yinal bu teklifi geri çevirdi. 18 Eylül 1048 günü, Selçuklu ve Bizans kuvvetleri Kaputru’da(Hasankale) karşı karşıya geldiler. Bir gün, bir gece süren savaşta, galibiyeti Selçuklular elde etti. Bizans generalleri ve Liparit bozguna uğradılar.
Bizans İmparatoru Romanos Diogenes, 26 Ağustos 1071 de, Alp Arslan ile Malazgirt meydan muharebesini yaptı. Romanos Diogenes esir düştü. Alp Arslan’ın isteği ile barış yapıldı ve bölge Türklere terk edildi.
Selçuklu hakimiyetiyle bölgeye Saltuklular (1072 – 1202), Erzurum Selçuklu Beyliği (1202-1230), Türkiye Selçukluları (1230-1308), İlhanlılar (1308-1335) dönemlerinde hakim olmuşlardır.
İlhanlı hakimiyeti döneminde Erzurum ve çevresinde söz sahibi olan Sutaylılar ailesinin beyi Hacı Togay, ailesini güclü hale getirmiş ve diğer Türkmen rakiplerine karşı bu bölgeyi muhafazaya çalışmıştır. Hacı Togay’ın oğlu Hasan,(1335-1340) Sutay gücünü Erzurum ve havalisinde hissettirmek istemiş, Avnik, Zivin ve Micingerd gibi yönetiminde bulunan müstahkem kaleler yanında bir yenisine ihtiyaç duymuştur. 1340 yılından önce, Pasin ovasında bir kale inşa ettirdi. Burası Erzurum, yukarı Pasin ve Avnik taraflarını kontrol edebilen bir tepenin üzerine kurulmuştur. Bu yüzden kurucusuna izafeten kale ve kasabaya Hasan Kale adı verilmiştir. Kalenin kuzeyindeki dağ da “Hasan Baba” adı ile anılmıştır.
Bölgeye 1340- 1358 döneminde Çobanlılar hakim olmuşlardır. 1340 Ekim ayında Çobanlılar’dan Şeyh Hasan Çobani, Muş tarafından gelerek Sutaylıların hakim olduğu yerleri yağmalamaya başladı. Hasan Kale’de büyük tahribat yaptı, Aras nehrini geçerek Avnik üzerine yürüdü, sonra buradan Tebriz’e hareket etti. Çobanlıların hakimiyeti 1358 yılına kadar devam etmiş, bu dönem içinde Çobanlıların adını ebedileştiren, Aras nehri üzerindeki Çoban köprüsü inşa edilmiştir. 1358 yılında Celâyirli Sultan Üveys’in Tebrizi almasından sonra Pasinler Çobanlıların hakimiyetinden çıkmış ve Eratnalılar dönemi başlamıştır. Eratnalılar (1335-1381), Timurlular (1394-1405), Karakoyunlular (1380-1468), Akkoyunlular (1468 – 1502), Şah İsmail (Safeviler) (1502-1514) arasında sert mücadelelerle geçen bu dönemlerde bölge huzur bulamamış, nüfus azalmıştır.
23 Ağustos 1514’de Çaldıran meydan muharebesini kazanan Yavuz Sultan Selim, İstanbul’a dönüşünde de Pasin ovasından geçmiş ve bu bölgeyi Safevilerden temizlemiştir. Osmanlıların yaptıkları düzenleme ve onarım işlerinden sonra Pasin Sancağı kurulmuş, 15 Zilhicce 943/ 25 Mayıs 1535 tarihinde Pasin Sancağına Dulkadirli Şahruh Bey’in oğlu ve Erzurum Beylerbeyi Mehmed Bey’in kardeşi olan Ali Bey ilk sancakbeyi olarak tayin edilmiştir. Sancak Beyliğinin merkezi Hasankale’dir. Zivin Kalesi, Kağızman ve Yahni dağlarına kadar olan bölge Pasin Sancağına bağlanmıştır.
1828 Rus savaşına kadar Pasinler’de huzurlu bir hayat sürmüştür. 1829’da Osmanlı ordusu Bardız-Horasan arasındaki vadide yaptığı savaşı kaybederek Hasan Kale’ye çekildi. Ancak buradada tutunamayıp Erzurum’a geldiler. 14 Eylül 1829 tarihinde yapılan Edirne anlaşması ile Ruslar geri çekildiler. Ancak üç aylık Rus işgali Hasan Kale’ye büyük zararlar verdi. 1855 yılında Ruslar yeniden harekete geçerek 4 Ağustos 1855’de Hasan Kale’yi ele geçirdiler. 30 Mart 1856’da yapılan Paris Anlaşması ile bu işgal sona erdi.
Rumi takvime göre 1293 yılına rastladığı için Doksanüç Harbi olarak bilinen 1877- 1878 Rus savaşı, daha önce meydana gelen Osmanlı–Rus savaşları gibi Tuna’da ve Doğu Anadolu’da olmak üzere iki cephede cereyan etti.
Ahmet Muhtar Paşa, Erzurum- Kars arasında önemli bir nokta olan Zivin/ Süngütaş’da Ruslara karşı savunmaya geçti. 25 Haziran 1877 günü sabahı Ruslar taarruza geçtiler. 30 Haziran 1877 gününe kadar devam eden savaş Osmanlı Ordusunun zaferi ile sona erdi. Ruslar beklenmedik bir darbe almış ve sınırlarına geri çekilmişlerdi.
Temmuz ve Ağustos ayında Gümrü’de noksanlarını gideren ve takviye kuvvetlerle güçlenen Rus ordusu tekrar harekete geçti. Bu defaki mücadeleler Kars ile Gümrü arasında cereyan etmiştir. Yahniler, Gedikler ve Alaca Dağ savaşlarını kazanan Ruslar üstünlüğü ele geçirdiler. Osmanlı kuvvetleri Erzurum’a geri çekilme zorunda kaldı. 2 Kasım1877 tarihinde Ruslar Hasan Kale’yi alarak Erzurum’a ilerlediler
3 Mart 1878 tarihli Ayastefanos (Yeşilköy) Kararları ve 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Andlaşması ile Rusya ile olan hudut belirtilmiştir. Buna göre yeni hudut Narman, Bardız çayı, Yeni köy, Karaurgan, Micingerd, Köse Dağ’dan geçirilecektir.
1.Dünya Savaşında Pasinler ve Hasan Kale’yi 15 Ocak 1916’da Rus işgal etti. Hasankale Osmanlı İmparatorluğu döneminde tarihinin en parlak dönemini yaşadı. Ancak Anadolu’nun birçok yerinde olduğu gibi I. Dünya Savaşına girmesi ile Rus Ordularının Doğu Anadolu ya yaptığı saldırılarda tarihinin en acı sayfalarını yaşamıştır. 15 Ocak 1916’da Ruslar Hasankale’yi işgal ettiler. Rus ordusunda gönüllü olarak savaşan Ermeni çetecileri, Hasan Kale ve çevre köylerinde Osmanlı İmparatorluğunun kendilerine gösterdiği hoş görüye rağmen katliam yapmaya başlamışlardır.En büyük katliamlar YastıkTepe( Ketvan) ,Yeni Köy,Tımar, Eğilmez(Sülügü) ve bu gün ilçe olan Köprüköy de yaşanmıştır. Birinci Dünya Savaşı sonunda Hasankale’nin Ermeni işgalinden kurtuluşu 13 Mart 1918’dir.
HASANKALE (PASİNLER) ÇEVRESİNDEKİ TARİHİ KALINTILAR
HASANKALE (PASİNLER) KALESİ
Pasinler bölgesini Urartu İmparatorluğuna katan Kral Menuas (M.Ö.810-785) in çivi yazılı taş kitabeleri Zivin Kalesi (Süngütaş) ve Horasan’ın Yazılıtaş köyündedir. Özellikle Yazılıtaş yazıtı hem bölgenin tarihi coğrafyasını, hem de Urartu Krallığının kuzey yayılımını ayrıntılı olarak anlatmaktadır. Ayrıca Hasankale’de bulunan Kral Manua’ya ait çivi yazılı inşa yazıtı (İstanbul Arkeoloji Müzesindedir) çok güçlü bir kale yapıldığından bahsetmektedir.
İlhanlı hakimiyeti döneminde Erzurum ve çevresinde söz sahibi olan Sutaylılar ailesinin beyi Hacı Togay, ailesini güclü hale getirmiş ve diğer Türkmen rakiplerine karşı bu bölgeyi muhafazaya çalışmıştır. Hacı Togay’ın oğlu Hasan,(1335-1340) Sutay gücünü Erzurum ve havalisinde hissettirmek istemiş, Avnik, Zivin ve Micingerd gibi yönetiminde bulunan müstahkem kaleler yanında bir yenisine ihtiyaç duymuş, 1340 yılından önce, Pasin ovasında bir kale inşa ettirmiştir. Hasankale’si, Erzurum, Yukarı Pasin ve Avnik taraflarını kontrol edebilen bir tepenin üzerine kurulmuştur. Bu yüzden kurucusuna izafeten kale ve kasabaya Hasan Kale adı verilmiştir. Kalenin kuzeyindeki dağ da “Hasan Baba” adı ile anılmıştır.
Kale, ilçeyi doğudan sınırlamakta iken zamanımızda şehrin doğu, batı ve güneye de genişlemesi sonucu ortada kalmıştır. Günümüzde sadece iç kalenin sınırları belli olduğu için şehrin varoşunu çevreleyen eski dış surlar hakkında bilgi bulunmamaktadır.
16. yüzyılda İç Kaleye, Kanuni tarafından bir cami, 4. Murad tarafından da Revan seferi sırasında bir köşk yaptırılmış ise de köşkün yanması, caminin yıkılması sonucu günümüze hiçbirşey ulaşmamıştır. Yaklaşık 125 m. uzunlukta, ortası 20 m. genişliğinde kuzeye doğru daralan bir üçgen forma sahip İç Kale’nin batıya bakan ana girişinin önünde, uzun dikdörtgen bir alan kademeli surlarla takviye edilmişti. Buradaki Demir Kapı ve Erzurum Kapısı ile doğuda Gizli (Oğrun) Kapı, kalenin yer aldığı Hasan Dağı’nın ovaya uzanan en dik burnunu teşkil eder. İç Kale’den gizli bir yol, güneydeki Hasankale çayına kadar uzanıyor, kuşatmalar sırasında buradan gizlice su temin ediliyordu.
İç kale 1970’li yıllarda kısmen onarılarak sur duvarları yenilenmiştir. Dış kısımlarda düzgün kesme taş, iç kısımlarda moloz taş malzeme kullanılmıştır.
ALTINBAŞAK HÖYÜĞÜ
Pasinler (Hasankale) ilçesinin 7 km. kadar güneyinde, Kındığı Köyü yakınlarında, 20×46 m. boyutlarında bir alan üzerinde bulunan höyüğün hemen yanında Kurali Çayı akmaktadır. Höyükte M.Ö.IV. bine kadar uzanan seramik parçaları ele geçmiştir.
BULAMAÇ HÖYÜĞÜ ve KİLİSESİ
Erzurum-Hasankale yolunun 30 Km.sinde,sağda, yoldan 500 m. kadar güneyde, 20-25 metre yükseklikte bir tepe üzerinde, eski bir yerleşim merkezi olduğu anlaşılan höyük üzerinde, 2001 – 2002 yılları arasında kazı çalışmaları yapılmıştır. Kazı sonuçlarına göre höyüğün M.Ö.III. bine kadar inen kültür katmanına sahip olduğu tespit edilmiştir. Kazılarda içlerinde yer ocakları olan, moloz taştan, kerpiç ve çamur harçtan yapılmış oturma mekanları ortaya çıkarılmıştır.
Höyük üzerinde eski bir kilisenin temelleri define arayıcıları tarafından tahrip edilmiştir. Bu da yörenin Bizans döneminde iskân edildiğini gösterir.
ÇÖĞENDER HÖYÜĞÜ
Hasankale İlçesinde, Sos Höyük’ün doğusunda bulunan ve Eski Tunç Çağına ait buluntuları ile dikkati çeken bu yerleşim yerinde, henüz bilimsel bir kazı ve araştırma yapılmadığından yeterli bilgi vermek mümkün değildir.
DEMİRDÖVEN HÖYÜĞÜ
Hasankale İlçesine bağlı Demirdöven Köyü’nün bir km kuzeyindeki tepede, baraj yapımı sırasında Tunç ve Demir Çağlarına ait seramikler ortaya çıkmıştır. Çevreye hakim olan höyüğün kapladığı alanın daha da geniş olacağı tahmin edilmektedir.
HİNS (KURBANÇAYIRI) KİLİSESİ
Kurbançayırı Köyünün 200 metre yakınında olup kesin yapılış tarihi bilinmeyen yapı, 9.00 x 7.80 metre boyutlarında dikdörtgen bir alana oturmakta ve plan özelliklerinden dolayı XI. – XII. Yüzyıllara tarihlendirilmektedir. Haç planlı kilisenin ortasının kubbe , yanlarının beşik tonoz örtüye sahip olduğu anlaşılmaktadır. Kilise hayli harap durumdadır.
KEVANK (TAŞKAYNAK) KÖYÜ KİLİSESİ
Kevank (Taşkaynak) köyünde 3.50 x 3.50 metre boyutlarında, oldukça küçük haç planlı bir yapıdır. Kesin tarihi bilinmeyen kilisenin plan özellikleri, binanın XI. – XII. Yüzyıllara tarihlenmesini mümkün kılmaktadır. Üst örtüsü tamamen yıkılmış olan duvarları günümüze ulaşmıştır.
KÜÇÜK TUY HÖYÜĞÜ
Küçük Tuy Köyünün yanında bulunan höyükte kazı yapılmamıştır. Ele geçen seramik parçaları ilk yerleşimin, Karaz Kültürü ile ortak özelliklere sahip olduğu, bu nedenle M.Ö. IV.bine kadar uzandığını göstermektedir.
SOS (YİĞİTTAŞI) HÖYÜĞÜ
Hasankale Yiğittaşı (Sos) Köyü’nde yer alan höyük, Aras’a dökülen dere suyu ile sınırlanmış eski bir yerleşimdir. Kazı çalışmaları yapılan höyükte ele geçen buluntular Erzurum Müzesinde sergilenmiştir. Höyükte ortaya çıkan veriler Karaz Kültürü ile ortak özelliklere sahiptir. Bu buluntular M.Ö. 4000 yılına ait kültür varlığı olarak değerlendirilmiştir.
PASİNLER MASAT DAĞI KAYA MEZARI
Hasankale Bulkasım köyünün 3 km. kadar güneybatısında yer alan Masat Dağı’nın kuzey yamacında bulunmaktadır. Kaya mezarlarının yanında birde kaya tüneli bulunmaktadır. Kaya mezarları Masat Deresinden 40 metre kadar yükseklikte, ana kayaya oyulmuş iki mezar odası ile tahrip olmuş başka odalardan ibarettir. Bunların Urartu döneminden kaldığı tahmin edilmektedir.
PASİNLER KALESİ KAYA MEZARI
Pasinler Kalesi’nin güney yamacında 4.30×6.15×2.15 metre ve 3.34×4.35×2.30 metre boyutlarındaki iki adet mezar odası bulunmaktadır. Bu mezarların Pasinler Ovası’nı seyreden eğim üzerinde yapılmış olması önemlidir. Bunların Urartu dönemine ait olduğu tahmin edilmektedir.
HASANKALE TARİHİ CAMİLERİ
EMİR ŞEYH CAMİİ
Hasankale ilçesi Emir Şeyh Mahallesinde yer almaktadır. Kapısının üzerinde bulunan 37×50 cm ebadındaki mermere kitabede dört satır halinde şunlar yazılıdır;
Bu cami-i şerifin
Tamirine Mustafa Baba Efendi ve Ağa
Esad Efendiler sebeb olmuşdur
Sene 1314
Kitabeye göre cami H.1314/M.1896 yılında Mustafa Baba ve Ağa Esad Efendi tarafından tamir edilmiştir. Caminin ilk yapım tarihi bilinmemektedir. Sivaslı camii ile gösterdiği ortak özellikler bunun da XIII. veya XIV. Yüzyıla ait olduğunu göstermektedir.
11.40×11.40 m. ölçülerindeki kare taban üzerine oturan caminin harim mekanı, ikisi kıble tarafında bağımsız, ikisi de mahfille ortak dört ahşap direk tarafından taşınan ahşap tavanla kapatılmıştır. Caminin mihrabı kesme taşla yapılmıştır. 1970 yılında onarılan caminin güneybatı köşesine kesme taştan kübik kaideli minare yapılmıştır.
SİVASLI CAMİİ
Pasinlerin en eski camii olan Sivaslı Camii deprem sonucu hasar görmüş onarılmıştır. Caminin kapısı üzerindeki kitabesinde şunlar yazılıdır;
Birinci İmari SİVASLI İBRAHİM EFENDİ 791
İkinci imârı HACI MAHMUD ZADE HACI BEY 1331
Kitabeye göre cami ve minaresini H.791/M.1388 yılında Sivarlı İbrahim Efendi isminde bir zat yaptırmıştır. H.1331/M.1912 yılında Hacı Mahmud zade Hacı Bey camii yenilemiştir.
Caminin sağ tarafındaki eski minaresi çok harap olduğundan yıkılmış, 1980 yılında yeniden yaptırılan minare bu defa caminin kuzey batı köşesinde, camiden bağımsız olarak sekizgen kaideli ve silindirik gövdeli olarak yükseltilmiştir. 1980 yılı onarımında caminin düz toprak damı kaldırılmış, beton tabla atılarak üzeri çatı ile örtülmüştür. Cami dıştan dışa 11.80×12.60 boyutlarındadır. Mihrabı oldukça sadedir.
ULU CAMİİ (Kasım Bey Camii)
Caminin iki kitabesi vardır. Bunlardan iç kapı (caminin asıl giriş kapısı) üzerindeki kitabe caminin yapım kitabesi, dış kapının üzerindeki kitabe tamir kitabesidir.
İç kapı üzerindeki 25×54 cm. boyutlarındaki mermere güzel bir nesih ile şu kitabe yazılmıştır:
Âl-i Osman Şâh Süleyman bendesi – Yani KÂSIM BEY muinü’l-mü’minin
Hasbetenlillâh yaptı bu camii – Kılmağa anda ibadet âbidin
Hâtif-i gaybî didi tarihini – Mescid’ül Âksâ makam-ül-ârifin
Sene 962
Dış kapı üstüne yerleştirilen 54×32 cm ebadındaki taşta şu kitabe okunur:
Müferrih bir binâ kurmuş binâsı mestecâp olsun
İlâhi ruzi mahşerde yüzü ak, gönlü pâk olsun.
Sene 1251
Bu cami üstünde kitabesini muhafaza ederek bu güne kadar gelen ilk Osmanlı eserlerindendir. Kitabeden anlaşıldığı gibi Camii Kanuni Sultan Süleyman’ın bendelerinden Kasım Bey H.962/M.1554 yılında yaptırmıştır. (Kasım Bey,Zülkadr Oğullarından olup 1554 senesinde Pasin Sancağı Beyidir. Daha geniş bilgi için bkz.İ. H.Konyalı Erzurum Tarihi s.473)
Sonradan yapıldığı anlaşılan son cemaat yeri kapısı üzerindeki kitabede, camiyi yaptırana dua edilmekte ise de H.1251/M.1835 yılında asıl caminin önüne son cemaat yerinin yapıldığı ve caminin tamir edildiğini tahmin ediyoruz.
Caminin orijinal bölümü, ortada mihraba dik uzanan üç ahşap payenin taşıdığı yatay kirişler tarafından taşınan ahşap bir tavanla örtülüdür. Caminin üzeri çatı ile kapatılmıştır. Caminin mihrabı dikdörtgen bir çerçeve içerisine alınmıştır. Yuvarlak nişli olan mihrap çevresinde, geometrik ve bitkisel motiflerin yer aldığı br kuşak bulunmaktadır.
Asıl cami bölümü ile sonradan yapılan ek bölümün birleştiği kuzeybatı duvarı üzerinde yükselen minare, 1835 yılındaki onarımda yenilenmiştir. Çokgen gövdeli minarenin petek ve külah kısımları da, gövde ile uyumlu ve çokgen şeklindedir.
YENİ CAMİ
Sivaslı Camiinin yakınlarında bulunmaktadır. Caminin harap olması sonucu 1810 yılında, Hacı Ahmed ağa adında bir şahıs tarafından yıktırılarak, yerine yeniden cami yaptırılmış olduğu kitabesinden anlaşılmaktadır. Kapı kemerinin üstündeki mermerde şu kitabe okunur:
Harabe yüz çevirmişti murür-i dehr ile hâlâ – Bir ehl-i hayranı tamir kıldı hasbetenlillâh
Kabul eyle Hüdaya hayratın el-hac Ahmed Ağanın – Olundukça mescid-i râ’nâ içinde zikrullah
Senin beytin kim eyledi tamir ile ihya – Sen ânı tûl-i ömr ile muammer eyle ya Allah
Hadis-i men bena-lillâh sırrına olup mazhar – Ola cennette alâsı makâmın âna menzil-gâh
Sekiz zam ile tarihin gelüp hâtif dedi Vehbi – Yapıldı mevkiinde şimdi bu zîbâ ibâdetgâh
Fi sene 1225
Kitabede camiin asıl yaptıranının adından bahsedilmemiştir. Bu caminin Rum vilayeti (Sivas) Mirmiranı Mahmut Paşa tarafından yaptırılmış olduğu ve Caminin H.986/M.1578 tarihli vakfiyesinin bulunduğu belirtilmektedir.(İ.H.Konyalı Erzurum Tarihi s.475)
1992 yılına kadar minaresiz ve bakımsız halde olan cami Vakıflar tarafından onarılmış ve bir minare yapılmıştır. Bugünkü camii 11.70×10.50 m. boyutlarında, dört ahşap destek tarafından taşınan ahşap tavanla örtülüdür. Yapının malzemesi moloz taş olup, yer yer atılan ahşap hatıllar dikkat çekmektedir.
HASANKALE VE ÇEVRESİNDEKİ ZİYARET YERLERİ
ALİ BABA ve SARI BABA ZİYARETLERİ
Pasinler ilçesi Acı köyünün güney batısında taşlık bir tepe üzerinde ALİ BABA’nın moloz taşlarla yapılmış uzun bir mezarı vardır. Yatırın Ali Baba isminde bir şehit olarak söylenir.
Ayni köyün kuzeyinde yüksek bir tepenin üzerinde SARI BABA’nın mezarı da moloz taşlarla yapılmıştır. Bu yatırın bir ihtimale göre şehit , diğer ihtimale göre evliyadan olduğu sanılmaktadır.
BALDIZI ZİYARETİ
Pasinler ilçesi Baldızı Köyü’nde moloz taşlarla çevrilmiş bir mezardır. Yatırının bir şehit kişi olduğu sanılmaktadır. Ziyaret olunur.
ÇÖĞENDER BABA ZİYARETİ
Pasinler ilçesi Çöğender köyünde, köyün doğu kenarında toprak örtülü moloz taşlarla çevrili iki adet mezar vardır. A.Ş. Beygu “ Çöğender (Çukender) Babanın, köyde türbesi yıkılmış yalnız toprak mezarı bulunmaktadır. Yanında Emir Süleyman adında bir zatın yine toprak örtülü bir mezarı vardır.Bu zat mahalli beylerden birisidir.” diyor.
Çöğender Baba isminin Horasan Baba ile birlikte Yağan Baba Vakfiyesinde anıldığı, bu vakfiyede Çöğender Babanın kimliği “Seyyidu’s-sâdât (Seyyidlerin Seyyidi) Kutbu’l-emlâl Seyyid Çökendâr Ali b. Seyyid Süleyman Ardebâlî” geçtiği, bu zatında Horasan Baba ile birlikte yöre halkını irşad etmek için Horasan’dan gönderildiği ve onun burada bir zaviye kurarak faaliyet gösterdiği anlaşılmaktadır.” (H.H.Kadıoğlu Kutlu Pasinin Kutlu Yedi Ereni s.62)
Çöğender Baba elindeki Çöğen denilen değenekle durmadan gezen meczub-i İlahi olduğu, Emir Süleyman’ın büyük kumandanlardan olduğu söylenmekte ve mezarları ziyaret edilmektedir
ÇÖĞENDER İMAMI HACI SALİH EFENDİ TÜRBESİ
Hacı Salih (Bilgin)Efendi, 1898 yılında Trabzon/ Çaykara ilçesi Akdoğanlar köyünde doğmuştur. Babası Şerif Efendidir. Dedesi İbrahim Efendi imam olarak Çöğender köyüne geldiğinde oğlu Şerif efendi ve torunu Salih efendiyi de birlikte getirmiştir. Salih efendinin babası ilk önce Alvar köyünde, babası İbrahim efendinin ölümünü müteakip Çöğender köyüne imam olur. Hacı Salih Efendi’de babasından sonra ayni köye imam olur ve Çöğender İmamı olarak anılır. Ayni köyde 50 yıl imamlık görevini sürdüren Hacı Salih Bilgin 3 Şubat1991 tarihinde İstanbul’da vefat etmiş, vasiyeti üzerine Erzurum’a getirilerek ilk önce Esatpaşa Haziresine defnedilmiş, bilahare Çöğender Köyünde yapılan türbeye nakledilmiştir. Hacı Salih Efendi’nin eserleri; Mefatihü’l Geybiye ve Zübdetül Kelâm isimli iki eser yazmıştır.
FERRUH HATUN TÜRBESİ
Pasinler ilçesi Ardıçlı (MİYADİN) köyü mezarlığında düzgün kesme taşla yapılmış, sekiz yüzlü ve mahruti kubbeli güzel bir kümbettir. Türbe iki pencereden ışık alır. Üstü hafif istalaktikli olan mihrabın yüksekliği 1.60 metredir. Kapısının taştan yapılmış kemerinde bulunan Arapça kitabeyi İ.H.Konyalı şu şekilde Türkçeye çevirmiştir. “ Bu türbeyi ŞİRAZTOK kızı FERRUH için ALİ GAZİ H.725 ( M.1324) yılında yaptırmıştır. Türbenin içinde 1,5 metre uzunluğunda taş sandukalı bir mezar vardır. Burada gömülü olan ve türbeyi yaptıran hakkında bir belge mevcut değildir. Burada yatan hatunun devrinin meşhur kadınlarından biri olduğu kümbetin mimari güzelliğinden anlaşılmaktadır.
HASAN DEDE ZİYARETİ
Pasinler ilçesi kuzeyinde bulunan Hasan Dede dağı üzerinde moloz taşlarla yapılmış üç mezar bulunmaktadır. Bu yan yana olan mezarların ortada olanının Hasan Dede’ye diğerlerinin müridlerine ait olduğu rivayet edilir.
KARAPINAR ZİYARETİ
Pasinler ilçesi Saksı (Pertek) köyü kuzeyindeki yamaç üzerinde üç mezar vardır. Mezarlar moloz taşlarla yapılmıştır. Kitabeleri yoktur. Yatırlarının şehit kimseler olduğu sanılmaktadır.
MUHAMMET LÜTFİ TÜRBESİ
Pasinler İlçesi Alvar Köyü’ndedir. Türbede Muhammet Lütfi’ye ve babası Hoca Hüseyin efendiye ait mezarlar vardır. (Geniş bilgi için bakınız Avlarlı Muhammet Lütfi Efendi maddesi)
NAZLI BABA ZİYARETİ
Pasinler ilçesi merkezinde sarı mezarlığın karşısında, muntazam şekilde yapılmış bir mezardır. Yatırı Nazlı Baba’nın keramet sahibi bir zat olduğu mahalli halkın rivayetiyle anlaşılmaktadır.
SULTAN ALÂEDDİN ALİ TÜRBESİ
Pasinler ilçesi Ezirmik (Ovaköy) Köyü’ne beşyüz metre mesafede metruk kabristanda, kubbesi, duvarları yıkılmış, sadece temelleri kalmış harap bir türbe vardır. Bu geniş Müslüman mezarlığından ve türbesinden bu mahallin İslami devirlerde bir beyliğin merkezi olduğu anlaşılmaktadır. İ.Hakkı Konyalı burada gördüğü ve kitabelerini okuduğu taşlardan yaptığı tespiti şöyle anlatmaktadır: “ Türbenin içinde Selçuklu tarzında, tabut biçiminde yedi mezar taşı varmış. Bunlardan üçünün yalnız kaideleri kalmıştır. Dördünün taşları durmakta. Uzunluğu 74, yüksekliği 67, eni 33 santim olan boz taştan yapılmış mezar taşının sağına ve soluna oyma şeklinde yazılan iki satırlık kitabe SULTAN-İ GALİB, SÂRİM-İD-DÜNYA
V-ED-DİN ALA-ED-DİN ALİ H. 686 (M.1287) yılında ölmüştür. Burada gömülü olan zatın SALTUK’lu ailesinden olduğu tahmin edilmektedir. İkinci sanduka da Selçuklu tarzında yapılmıştır. Uzunluğu 76, yüksekliği 44 santim olan ve baştarafına bir kandil resmi yapılan mezar taşının üzerindeki yazıdan, 670 yılı Sefer ayında
(M.1271) ölen NECM-ED-DİN’in kızı OKTAYO gömülüdür. Üçüncü mezar taşının yazısı yoktur. Diğerinin de yalnız kaidesi kalmıştır.”
YAPAĞI BABA ZİYARETİ
Pasinler ilçesi Otlukapı (Hertev) köyünde, Yapağı çayırlarında muntazam şekilde yapılmış bir mezardır. Yatırı ermişlerden Yapağı Baba adında bir zat olduğu rivayet edilmektedir.
YEŞİLLİ BABA ZİYARETİ
Pasinler ilçesi Yayladağ köyü kuzeyinde yüksek tepe üzerinde moloz taşlarla yapılmış bir mezardır. Yatırının şehit bir kişi olduğu rivayet edilir.
YARAMIŞ BABA ZİYARETİ
Çöğender köyü içerisinde küçük bir çevirmede yer alan moloz taşlarla yapılmış, baş taşında (Abdullah bin İbrahim ) ismi okunan bir mezardır. Kimliği hakkında başka bilgi yoktur. Şehit bir kişi olduğu rivayet edilir.
VEHBİ HOCA ZİYARETİ
Pasinler ilçesi Epsemce Köyü mezarlığında muntazam şekilde yapılmış mezardır. Asıl adı Mahmut olan bu zat halk arasında Vehbi Hoca adıyla tanınmıştır. Nakşi tarikatına mensup, alim, abit, zahit olan bu zat hoş sohbetleri ve nasihatları ile halkı irşada çalışmıştır. 1946 yılında vefat etmiştir.
HASANKALE (PASİNLER) KAPLICALARI
Pasinler ilçe merkezinde bulunan ve yörede “Çermik” ya da “Ilıca” denilen termal kaynakları üç adetdir. Bunlardan iki tanesi Kalenin güneyinde, Hasankale Çayı’nın iki yanında, birbirinden 50 m. aralıkla yapılmıştır. Bunlardan güneydeki Büyük Çermik, diğeri de Küçük Çermik olarak adlandırılmaktadır. Üçüncü çermik bu çermiklere yakın mesafede Kale Turistik Oteli kaplıcası olarak adlandırılmaktadır.
Bu kaplıcalardan Büyük Çermik diye adlandırılanı H. 973/M.1565 tarihinde Pasinler Sancak Beyi olan Dulkadiroğullarından Mehmet Han’ın oğlu Şah Bey tarafından yaptırılmıştır. Yapının üzerindeki ikinci kitabeye göre Çermik, H.1163/M.1749 yılında Sultan I.Mahmut tarafından tamir ettirilmiştir.
Her iki çermikte, çeşitli zamanlarda yapılan onarım ve ilavelerle değişikliğe uğramıştır.
Kale Turistik Oteli kaplıcasının yatak kapasitesi 80’dir. Otel 1967 yılında hizmete girmiştir. Kaplıcanın su sıcaklığı 41ºC dir. Büyük Kaplıca’nın ve Küçük Kaplıca’nın da su sıcaklığı 40 – 41 ºC derecedir.
Hasankale Termal sularının Romatizmal rahatsızlıklar, ortopedik rahatsızlıklar, sinir ve kas yorgunluğu (nörolojik rahatsızlıklar), sinirsel hastalıklar, eklem ve kireçlenme, iltihaplanmalar, deri hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları ve nefrolojik hastalıklar gibi hastalıklara olumlu etki yaptığı bilinmektedir.
Hasankale Termal sularının kimyasal özellikleri :
Bikarbonatlı (%50.42milival), Klorür (%46.74) Sodyurn (%71.56milival), Karbondioksit(%423,8 mg/lt) Radyoaktif (1308poi/lt), Metaborik asit (37.66 mg/lt)
Bibliyografya
İ.H.Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi,
A.Ş.Beygu, Erzurum Tarihi Anıtları ve Kitabeleri,
H.Gündoğdu –A.A.Bayhan- M.Arslan, Sanat Tarihi Açısından Erzurum,
Z.Başar, Erzurum İlinde Şifalı Sular
H.Gündoğdu, Erzurum ve Çevresindeki Tarihi Kalıntılar (şehr-i Mübarek Erzurum)-1989
H.H.Kadıoğlu, Kutlu Pasin’in Kutlu Yedi Ereni,
Z.Başar, İçtimai adetlerimiz- İnançlarımız ve Erzurum İlindeki Ziyaretler
H.Bekir Topdağı, Erzurum ve Çeresinde Medfun Manevi Mimarlarımız
S. Bulut, Erzurum’da İz Bırakanlar,
M.S. Aras, Erzurum’un Manevi Mimarları
H.Z.Koşay, Erzurum ve Çevresinin Dip Tarihi,
E.Kürkçüoğlu, 1998 Erzurum Yıllığı,
D.Aydın, Erzurum Beylerbeyiliği ve Teşkilatı
A.Demir, İslamın Anadoluya Gelişi
O.Turan, Doğu Anadolu Türk Devletleri Tarihi
E.Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum
S. Eğilmez, Erzurum Kuruluşundan Osmanlı Fethine Kadar
Tarih Yolunda Erzurum Dergileri
Pasinler hertevde bulunan yapağı baba (mezarı) ziyareti hakkında ayrıntılı bilgisi olan açıklayabilirmi ? Teşekkürler