İspir, Anadolu’nun kuzeydoğusunda, Çoruh Nehri vadisinde kurulmuştur. Erzurum’a 146 km. mesafededir. Harita koordinatları 40°29′1″N, 40°59′43″E olup deniz seviyesinden yüksekliği 1180 metredir. Yüzölçümü 2100 km2 dir.
İspir, kuzeyden Rize (İkizdere ve Hemşin ilçeleri) ve Artvin (Yusufeli ilçesi), doğudan Tortum, batıdan Pazaryolu, güneyden Aziziye (Ilıca) ilçeleri ile komşudur.
İspir, konum itibariyle iki havzadan oluşmaktadır. Güneyi, yukarı Çoruh havzasının başlangıcını oluşturan Çörmeli bölgesinde yer alırken kuzeyi, Orta Çoruh Havzasında bulunmaktadır.
Orta Çoruh havzasında olan ilçenin kuzey ve güneyi çok yüksek dağlarla çevrilidir. İspir ilçesinin kuzeyini oluşturan Karadeniz sıra dağları, Kemer dağından (3250 m) itibaren güneybatı – kuzeydoğu yönünde gelişir ve Verçenin tepesi (3711m), Harman Tepe (3159 m), Karaçelle Tepe (3331 m), Tatos Dağları (3500 m), Hunut dağı (3560 m) ile devam ederek en yüksek değerini Kaçkar dağında (3937 m) kazanır. Bu sıradağlara yöre halkı “Barhar Dağları” demekte ve tarihi kaynaklarda da bu isim kullanılmaktadır. Bu dağların güney yamaçlarında ve Salaçor Deresi üstündeki Yedigöller, bol ve değişik otlu yaylaları oluşturmaktadır.
İspir ilçe Merkezinin güneyinde bulunan ve ilçe topraklarını iki kısma ayıran sıra dağlar batıdan Deliktaş Dağı (2600 m) ile başlayarak Kurucayurt Dağı (2730 m), Orta Dağ (2480 m), Kavak Dağı (Eşkens yaylası 2547 m), Çipot Dağı (2882 m), Mescit Dağı (3240 m), Deve Dağı (3363 m), Bozan Dağı (2924 m), Sandık Dağı (3186 m), Korga Dağı (2364 m) önemli olanlarıdır.
Çoruh Nehrinin başlangıcını oluşturan bölgede ve Mescit Dağının batıya bakan yamaçlarında fazla sirk gölü mevcuttur. Yöre halkı bu bölgeye yedi göller veya Viran Şehir demektedir. Bu göllerin bulunduğu yükseklik 2700 m civarındadır. Çoruh Nehrinin başlangıcı olan bu göllerin bulunduğu yerden başlayarak Leylek Boğazı sonuna kadar olan bölge, tarihi kayıtlarda “Çormeli” ismiyle anılmakta ve halk da ayni ismi kullanmaktadır. Bu alanda depresyonun tabanı genişlemiş ve düzleşmiştir. Leylek Boğazı’nda Çoruh Nehri dik kenarlı ve dar tabanlı boğaz vadi oluşturmuştur. Muhtelif tesirler altında kalarak aşınan, parçalanan Çoruh havzasının yüzey şekilleri bakımından en dikkati çeken özelliğini, dağlık olması ve bu dağların akarsu çığırları boyunca aşınarak, dar ve derin boğaz vadilerinin oluşması olarak izah etmek mümkündür.
Dünyanın en hızlı akan nehirlerinden birisi olan Çoruh Nehri’nde su sporları, özellikle rafting için çok uygun alanlar vardır. Bölgenin dağlık olmasından dolayı tarıma elverişli alanlar azdır.
İspir ilçesi sınırları içinden çıkan, vadi ve havza oluşturarak geçen Çoruh nehri boyunca İklim özellikleri farklılıklar göstermektedir. Orta Çoruh havzasında bulunan Çamlıkaya (Hunut), İspir Merkez ve bu vadide bulunan köylerin iklim şartları ile Yukarı Çoruh havzasında (Çörmeli) bulunan köylerin iklim şartları çok büyük farklılıklar gösterir. Orta Çoruh vadisi tabanında ve yamaçlarında hüküm süren yumuşak iklim, Bayburt istikametine gidildikçe sertleşmeye başlar. Çörmeli bölgesi Doğu Anadolu’nun en soğuk bölümü üzerinde bulunduğu için kış mevsimi uzun olur. İspir’in yıllık ortalama yağış miktarı 410,3 mm’dir. İlçe merkezinde en düşük sıcaklık ortalaması Ocak ayında -4,6 C, en yüksek sıcaklık ortalaması Ağustos ayında 20,1 C’dir. Çörmeli bölgesinde Ocak ayı ortalaması -7 C, Ağustos ayı ortalaması 17,1 C’dir. Çoruh Nehrinde barajlar ve Çoruh Nehrine birleşen derelerde çok sayıda HES yapılmaktadır.
İspir ismini İskitlerden almıştır. İskitler (Saka Türkleri) büyük hükümdarları Afrasyab zamanında (M.Ö.654-626) Erzurum ve çevresine yerleştiler. Saka Türkleri kabilelerinden olan Tao’lar Oltu, Olur, Narman, Şenkaya, Tortum yörelerine, Sper/Sasper’ler İspir bölgesine ve Akampsis denilen Çoruh nehri vadisine, Pasean’lar da (Pasin bölgesi) Aras nehri vadisinde yerleşmişlerdir. Yukarıda da belirtildiği gibi Saka Türklerinin “Sper/Sasper” boyunun ismi İspir olarak hatıra kalmıştır. İspir ismi Osmanlı İmparatorluğu yazışmalarında “İspihr” olarak geçmektedir. M.Ö 680 yıllarında Saka Türkleri Kafkas Dağlarını aşarak Doğu Anadolu bölgesine gelmiş ve yukarıda belirtilen sahalara yerleşmişlerdir. M.Ö.626 yıllarında İran (Med) Hükümdarı Keyaksar’ın dostluk ziyafetinde hile ile İskit Hükümdarı Afrasyap’ı (Alp Er Tunga) ve Sakaların ileri gelenlerini öldürtmesi üzerine, bölge Med İmparatorluğunun hâkimiyetine girmiştir. Med’lerden sonra Pers’lerin eline geçen Doğu Anadolu Bölgesi, Pers Hükümdarı I.Daryus (M.Ö.522-485) tarafından yönetilmiştir.
M.Ö. 220’de, Anadolu’ya hâkim olan Selefküsler (Selevkiler), İspir bölgesini kendilerine bağladılar. Selefküs valilerinden I.Artaxias (M.Ö.188-145) İspir ve çevresine de hâkim oldu. M.Ö. 120 yılında Partlar ( Arsaklılar) Doğu Anadolu bölgesine yerleştiler. M.Ö. I. yüzyılda Doğu Anadolu’yu ele geçiren Romalılarla Partlar arasında devam eden uzun mücadelede bölge taraflar arasında el değiştirdi.
Doğu Anadolu bölgesine (M.Ö.60 – M.S.400) yılları arasında Büyük Roma İmparatorluğu hâkim olmuştur. 395 yılında Büyük Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılması ile merkezi İstanbul olan Bizans (Doğu Roma imparatorluğu 395-1453) devrinde Sasanilerin Doğu Anadolu saldırıları artarak devam etmiştir. Bu saldırılara karşı müstahkem kalelere ihtiyaç duyan Bizansın İmparatorluğunun, Erzurum Kalesi ile birlikte 415-420 yıllarında İspir Kalesi’ni de yaptırdığı tahmin edilmektedir.
Halife Hz.Osman b.Affan (65l), Bizansın doğu bölgesinin fethi için Mesleme el-Fihri oğlu Habib’i görevlendirdi.
Habib, Suriye ve el-Cezire halkından topladığı askerlerle Kalikala (Erzurum) geldi. Bizanslı kumandan Marianos yönetimindeki birlikler, Müslümanlarla ovada yaptıkları savaşta mağlup oldular. Erzurum’dan sonra İspir’i alan Müslümanlar bölgede 949 yılına kadar hâkimiyetlerini devam ettirmiştir. X. Yüzyılda Abbasilerin zayıf düşmesinden istifade eden Bizanslılar 949 yılının Eylül ayında tekrar bölgeye hâkim olmuş ve 1071 yılına kadar bu hâkimiyetlerini sürdürmüşlerdir.
26 Ağustos 1071’de Malazgirt Savaşı sonrası Bizans İmparatoru Romanos Diogenes tahtını kaybetti. Sultan Alp Arslan Erzurum ve çevresini Emir Saltuk’a ikta olarak vermiştir. Emir Saltuk tarafından temelleri atılan beyliğin sınırları bu günkü il sınırlarını biraz aşmaktaydı. Kuzeyde Zigana dağları Bizans-Saltuklu sınırını teşkil ediyordu. Kuzeydoğuda ise Gürcü kırallığı vardı. İspir Saltuklu Beyliğinin sancağı olmuştu.
1202 yılında Saltuklu Devleti yıkılmış, İspir bu tarihte Erzurum Selçuklu Beyliği hâkimiyetine girmiştir. Erzurum Meliki Mugisüddin Tuğrul Şah zamanında İspir Sancak Beğinin Emir Atabeğ Erdem Şah olduğunu, İspir Çarşı Camiinin (Tuğrulşah Camii) kitabesinden öğreniyoruz.
1230-1308 döneminde Anadolu Selçuklu Devleti bölgeye hâkim olmuş, bölge Anadolu birliği dâhilinde sayılmıştır. Moğol istilası sonucu Selçuklu Devletinin yıkılması ile bölgeye ve İspir’e 1308-1335 yılları arasında İlhanlılar hâkim olmuşlardır.
İlhanlı devletinin çöküşü sonucu 1335-1394 yılları arasında Sutaylılar, Çobanlılar, Eretnalılar, Mutahharten ve Timurlular gibi çeşitli devletlerin himayesi altında kalan İspir’in 1394-1405 yılları arasında Akkoyunlu’ların himayesinde ve Akkoyunlu Pir Hoca Bey’in idaresinde olduğu bilinmektedir. 1405 yılında Karakoyunlu hâkimiyetine geçen İspir, 1467 yılında tekrar Akkoyunlu Devletine dâhil olmuş ve bölgeye Akkoyunlu Pornak oymağı yerleşmiştir.
Safevi – Akkoyunlu savaşlarından istifade eden Gürcü Atabek Krallığı (Sa-Atabego) 1502 yılında İspir’i işgal etmiş, (1502-1514) yılları arasında bölgeye hâkim olmuştur.
Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Savaşından dönerken, Sa-Atabego Krallığı üzerine yürümesi üzerine, Sa- Atabego Kralı Mirza Çabuk Ekim-1514 tarihinde İspir’in anahtarlarını Osmanlı Ordusuna teslim ederek aman dilemiştir.
İspir, 27 Ramazan 921 (4 Kasım 1515) tarihinde Osmanlı Sancağı olmuş ve Trabzon Alaybeyi Bayraklu-oğlu ilk Sancak Beyi olarak atanmıştır. 1520 tarihli Osmanlı Tahrir Defterinden İspir Sancağının Çörmeli (Çermelü) ve Kabahor (şimdi İkizdere İlçesine bağlı) nahiyelerinden ibaret olduğu anlaşılmaktadır.
Birinci Dünya Savaşında bütün bölgede olduğu gibi İspir’de 20 Şubat 1916 tarihinde Rusların işgaline maruz kalmıştır ve bu işgal 20 Ocak 1918 tarihine kadar sürmüştür.
7 Kasım 1917 tarihinde Bolşevik hareketi sonucu Rusların İspir’den çekilmeye başlaması üzerine, 20 Ocak 1918 tarihinde Müftü Hacı Hafız Mustafa (Başkapan) Efendi başkanlığında İspir’de bulunan Azerbaycanlı Hasan ve Ali Efendiler, Şeyh Zade Hacı Mehmet Efendi, Cerrah Zade (Cilonun) Hasan efendi, Hoca Hayrullah Efendi, Hunutlu Mehmet Efendi, Kanlı Saadettin Hoca Efendi, Hacı Hafiz Zade Müştak(Çağlayan) Efendi bir araya gelerek “Şuralar Cemiyetini” kurmuş, teşkilatlanarak Ermenilerin İspir ve çevresine girmesini önlemiştir. İspir, 25 Şubat 1918’de Yüzbaşı Ziya Bey komutasındaki Türk birliğinin gelmesi ile vatan topraklarına katılmıştır.
30.Ekim.1918’de I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Mütarekesi Erzurum’da Ermeni meselesini tekrar gündeme getirdi. Mütarekenin 24.cü maddesi, herhangi bir karışıklık çıkması halinde Erzurum’un da dahil olduğu altı vilayette itilaf devletlerine işgal hakkı tanıyordu. Bunun üzerine gerekli mücadelenin yapılması için Kasım 1918’de İstanbul’da kurulan “Vilâyet-i Şarkiyye Müdâfaa-i Hukûk-ı Milliyye Cemiyeti”nin Mart 1919’da Erzurum şubesi açıldı. Ayni mücadeleye iştirak etmek ve destek olmak üzere “İspir Şuralar Cemiyeti” kendini fesh ederek Nisan 1919’da “Vilayeti Şarkiyye Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti İspir Şubesi” ni kurmuş ve teşkilatını tamamlamıştır. İspir Şubesi Reisi Cemal (Altundaş)’dır. Erzurum Kongresine Şeyh Zâde Hacı Mehmed (Öztürk) Bey ve Şube Reisi Cemal (Altundaş) Bey İspir temsilcileri olarak iştirak etmiştir.
Mahalli İdareler
İspir Belediyesi H. 1317/ M. 1899 yılından önce kurulmuştur. 1899 tarihli 14. Erzurum Salnamesinde “ Beledi Dairesi Reisi Hafız Abdullah Efendi” olarak belirtilmiş ayrıca aza ve kâtip’in de isimleri zikredilmiştir.
İspir Belediye Başkanları (Cumhuriyetin ilanından sonra)
1. Halil Yakupoğlu 1920-1928
2. Abdullah Çağlayan 1928-
3. Abdullah Aras 1938-
4. Sebahattin Öztürkoğlu (1955-1959 ve 1959-1963 ve 1963-1968 ve 1972-1977) 4 dönem
5.Şevket Akın (1968-1972)
6.Osman Çelik(1977-1980 ve1980-1984 ve 1984-1989) üç dönem
7. Seyfettin Yazıcı (1989-2004)
8. Osman Çakır (2004 -2009 ve 2009 – 2014) iki dönem
Çamlıkaya (Hunut) Belediyesi 1956 yılında kurulmuştur. Çamlıkaya Belediye Başkanları:
1. Mehmet Günal (1956-1960),
2. Cemal Ünal (1960-1964) ,
3. Muzaffer Totoş ( 1964 -1968, 1968-1972, 1972-1977, 1977-1980 )dört dönem
4. İhtilalde tayin edilenler (1980-1984),
5.FevziGözüm(1984-1989)
6. Mehmet Gültekin (1989-2004)
7. Nihat Türker (2004-2009 ve 2009 – 2014) iki dönem
İSPİR TARİHİ CAMİLER ve MEDRESELER
İSPİR KALE MESCİDİ
İspir Kalesinin güney sur duvarlarına bitişik inşa edilen mescidin üzerinde kitabe bulunmamaktadır. Ancak Erzurum Kale Mescidi mimarisi ile aynı özelliklere sahip olduğundan İspir Kale Mescidinin de Melik İzzeddin Saltuk’un (1132-1168) yapılmış olduğu kabul edilmektedir.
Mescidin temelinden başka, minaresi, içi, dışı ve kubbesi de sarımtırak renkte muntazam kesme taşla yapılmıştır. Duvarlarının kalınlığı 115 santim olan ve dikdörtgene yakın bir planda inşa edilen mescit, dıştan 9.50 x 10.80 m., içten 7.20×8.50 m. ölçülerindedir. Kuzey cephenin doğu köşesinde bulunan giriş kapısı, dikdörtgen çerçeve içerisinde mukarnas kavsaralı olup silmeli bordürlerle sınırlandırılmıştır. Kapının sağ üst köşesinde, mazgal türü bir pencereye yer verilmiştir.
Mescidin üzeri farklı örtü sistemi ile kapatılmıştır. Giriş kapısının bulunduğu kare alan üzeri kubbeli, bunun batısında kalan kısım doğu-batı doğrultusunda uzanan sivri kemerli bir tonozla , güneydoğu köşesinde kalan kısım ise yine sivri kemerli bir tonozla örtülüdür. Sekizgen olan kubbe, dışarıdan oldukça yüksek tutulmuş olan sekizgen bir kasnak üzerine yerleştirilmiştir. Kasnağın üzerini yine sekizgen şekilli piramidal külah örtmektedir. Kubbe kasnağında dört ana yöne açılan pencereler yer verilmiştir. Caminin mihrabı basit özellikte olup dört sıra mukarnaslı dolguya sahiptir. Mihrabın hemen yanında bir mazgal pencere vardır.
Mescidin minaresi, kale burcunun üzerine inşa edilmiştir. Minare dışarıdan dört bölüm halindeki farklı duvar örgü izleri ile dikkat çekmektedir. En altta temeli oluşturan moloz taşlarla örülmüş silindirik kale burcu, onun üzerine mescit ile birlikte inşa edilmiş olan minarenin küp kısmı ve daha sonra ongen gövde yükselir. Şerefeye kadar tamamen kesme taş ile örülmüştür. Şerefe altı tuğladan yapılmış dört sıra kirpi saçak, ortasındaki yatay bir sıra tuğla dizimi ile iki kısma ayrılmıştır ve gövdesinden daha ince tutulmuş olan tuğla malzemeli, silindirik bölüme geçilmektedir. Bu silindirik bölüm üzerinde olması gereken şerefe ve petek kısmı, günümüzde mevcut değildir. Minarenin giriş kapısı kuzey yönünde olup mescidin damına açılmaktadır. Minareye çıkış Caminin doğu duvarına bitişik şekilde inşa edilen 25 santim eninde, 35 basamaklı taş merdivenle çıkılan damdan sağlanmaktadır. Ayrıca mescidin damında birde çilehanesi vardır. Bir merdiven ile yaklaşık 2.30×9.00 m. ölçülerindeki çilehane bölümüne inilmektedir. Kuzey- güney doğrultusunda, uzun dikdörtgen planlı çilehanenin üzeri, sivri beşik tonoz ile örtülüdür.
İSPİR TUĞRUL ŞAH CAMİİ (ÇARŞI Camii)
İspir’in merkezinde bulunan Tuğrul Şah Camii’nin halk arasındaki ismi Çarşı Camiidir.
Caminin üç satır halindeki Arapça kitabesinin okunuşu:
Benâ hâzâ’l-mescid el-mübârek
El-sultân muğîs ed-dîn Tuğrulşah
Bi-yedi’l-Emîr Şems-üd-din Atabek Erdemşah
Türkçe anlamı: “Bu mübarek mescit EMİR ŞEMS-ÜD-DİN ATABEY ERDEMŞAH eliyle SULTAN MUĞİSEDDİN TUĞRUL ŞAH için yapıldı”.
Kitabeye göre Erzurum Selçuklu Beyliğinde 1202-1225 yılları arasında hüküm süren Melik Mugis ed-DinTuğrulşah adına İspir Emiri Şems-üd-Din Atabek Erdemşah tarafından yaptırılmıştır.
Caminin inşa kitabesi, 1965 yılındaki onarım ve yeni minare yapımı esnasında yerinden düşürülerek kırılmış ve kaybolmuştur.
17.10×29.40 m. boyutlarındaki yapı, ahşap destekler tarafından taşınan ve ahşap tavanla örtülü camiler planındadır. Yapının harim mekanı, üç sahna bölünmüştür. 1954 yılında yapılan son cemaat mahalli bölümünden asıl mekana girişteki ilk iki bölüm, kırlangıç kubbe ile, mihrap önündeki bölüm ise düz ahşap örtülüdür. Cami, güneyde iki , doğu ve batıda üçer adet pencere ile aydınlatılmaktadır. Caminin duvarları yöreye özgü sarımtırak renkli kesme taş ile yapılmıştır.
Caminin ağaçtan olan minaresi 1971 yılında kaldırılarak taş minare yapılmıştır. Caminin toprak dam örtüsü üzeri 1962 yılında çatı yapılarak sac ile kaplanmıştır.
MELİK HALİL GAZİ MESCİDİ
İspir merkezde Tuğrul Şah Camiinin dere aşırı kıble tarafında ve Kadızade medresesinin hizasındadır. Kapı üzerindeki mermer kitabesi okunamayacak şekilde bozulmuştur. Plan ve mimari özelliklerine göre XII. Yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Mescidi, Saltuklular ile birlikte bölgeye gelen Horasan erenlerinden Derviş Melik Halil Gazi’nin zaviye olarak yaptırdığı H.937 tarihli Osmanlı İmparatorluğu Evkaf Tahrir Defterinden (Başbakanlık arşivi Tapu 199) tespit edilmektedir.
Caminin iç mekânı 4.80×4.80 m. ölçülerinde kare planlı olup küçük bir mihrabı vardır. Duvar yüksekliği dört metredir. Yapının üzeri tuğla kubbe ile örtülü iken, kubbenin yıkılması sonucu, bu defa ağaç malzemeli kırlangıç kubbe ile kapatılmıştır. Caminin etrafı evlerle çevrelenmiştir. Yapının kuzey cephe ortasındaki giriş kapısı, basık kemerlidir. Yapının tüm cepheleri, sağır duvar şeklindedir. Köşelerde düzgün kesme taş, diğer yerlerde moloz taş malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. Yapı oldukça harap durumdadır.
KADIOĞLU MEDRESESİ
İspir merkezde Tuğrul Şah Camii’nin yol ve dere aşırı karşısındadır. Dereye bakan giriş kapısının kemeri üstündeki mermerde altı satır halinde Arapça kitabe bulunmaktadır. Kitabenin okunuşu:
Benâ hâzihi’l-medreseti’ş-şerîfeti ve vekafehâ
Li’t-tedrîsi fîhâ ve’t-tedrîsi bi’l-ulûmi’ş-şâfi(ı)yyeti
Ve’l-fünûnü’l-kâfiyyeti li-sükkânihâ fî’l-hucurâti ve ğayrihim
Kâdızâde Mehmed el-şehîr el-İspîrî el-asl
El-Müftî medînet-i Erzurum hâlisan li-vechi’l-kerîm
Fî seneti semân ve selâsîne ve mieh ve elf
Sene 1138
Kitabenin anlamı:
“Bu şerefli medreseyi, hücrelerinde oturanlara ve başkalarına Şafi ilimlerin ve kâfi (yeterli) fenlerin okutulması ve öğretilmesi için aslen İspir’li olan Erzurum şehri müftüsü Kadızade şöhreti ile tanınmış Mehmed, yalnız Allah’ın rızasını kazanmak için 1138 (1725) senesinde yaptırdı ve vakfetti.”
Medresenin girişi kuzeye bakmaktadır. Düzgün yontulu kesme taş blokların bir devamı halinde dışa taşkınlık yapmayan sivri kemer, en dıştan kapı yüzeyini çerçeveler. Bundan 35 cm. derinlikte basık kemerli giriş kapısı yer alır. İki kemer arasındaki kapı aynalığında mermer kitabe bulunmaktadır.
Basık bir beşik tonozla avluya geçilir. 19.20×22.90 m. ölçülerindeki dikdörtgen planlı avlunun etrafında, öğrenci odaları ve dershane olmak üzere toplam on hücre bulunmaktadır. Kuzeydoğu ve güneydoğu köşelerde, ince uzun koridor şeklinde iki eyvan yer alır. Odaların ve eyvanların üzeri beşik tonoz ile örtülüdür. Taş döşeli avlunun ortasında bir su kuyusu bulunmaktadır.
NUMAN PAŞA CAMİİ
İspir-Numan Paşa (Hişen) Köyü’ndeki cami, Yeniçeri Ağası Darbunazade Numan Ağa tarafından, 1750-1751 tarihlerinde inşa edilmiştir. Günümüzde orijinal özelliklerini tamamen yitiren yapı, giriş kapısı üzerindeki kitabesine göre, 1812 yılında onarılmıştır.
Numan Paşa Camii, dikdörtgen ölçülerde, ahşap destekli ve düz dam örtülü cami planındadır. Taş kaide üzerindeki minaresi sac kaplamadır.
NUMAN PAŞA MEDRESESİ
İspir Numan Paşa Köyü’nde bulunan Camiyi yaptıran Yeniçeri Ağası Darbunazade Numan Ağa ayni zamanda medreseyi de yaptırılmıştır. Ancak günümüzde medreseden hiçbir iz kalmamıştır.
İSPİR TARİHİ KALINTILAR
İspir Kalesi
Çoruh Nehri’nin batı ve güney sınırını çizdiği dik kayalık üzerine kurulmuş İspir Kalesi’nin ilk kuruluşunun Urartulara kadar uzandığı anlaşılmaktadır.
Üzerine oturduğu ana kayanın şekline göre düzenlenen kale, yaklaşık 125 x 150 m. boyutlarındadır. Yarım daire ve kare şekilli burçlarla desteklenen kalenin giriş kapısı, doğu yönünde bulunmaktadır. Kalenin Çoruh Nehri’ne bakan tarafında, yapının Urartular’a tarihlendirilmesine yardımcı olan gizli su yolu kalıntısı yer almaktadır. Kalenin şehir tarafındaki duvarları yıkılmıştır. Kale duvarları düzgün kesme taşlardan inşa edilmiş olup, batı duvarları ve burçları sağlamdır. Kale içerisinde Bizans dönemine ait bir kilise kalıntısı ve Saltukluların yaptığı bir mescit bulunmaktadır. Kalenin duvarları ve giriş kapısı restore edilmiştir.
İspir İç Kale Kilisesi
İç kale içerisinde, doğu yönünde harap bir kilise kalıntısı bulunmaktadır. Kilisenin nartekse ait duvarlarının bir kısmı ile üçlü apsisin duvarları ve pencere açıklıkları ayaktadır ve kısmen onarılmıştır.
Orijinalinde doğu – batı doğrultusunda dikdörtgen alana oturan kilisenin doğusunda, ortası geniş ve beş kenarlı ana apsis, yanlarda yarım yuvarlak şekilde dışa taşmış yan apsisler, yapının üç nefli olduğu kanaatini vermektedir. Ortadaki dört ayağın, kilisenin üzerini örten beşik tonozları taşıdığı anlaşılmaktadır. Duvarlar dıştan kesme, içten moloz taş ve harçla örülmüştür.
Çirkini (Bahçeli) Köyü Kilisesi
İspir Çirkini Köyü’nün 1,5 km doğusunda, Çoruh Nehri kenarında bulunmaktadır. Yapılış tarihi kesin olmayan yapının genel özellikleri, IX-X. Yüzyıllara tarihlenmesini mümkün kılmaktadır. 8.00×10.00 m. boyutlarındaki dikdörtgen alana oturan kilise, doğu-batı doğrultusunda, batıdan girişi bulunan üç nefli bazilikal bir düzenlemeye sahip olup, apsis kısmı ile duvarların bir kısmı ayaktadır.
Apsis içten yuvarlak olup, dıştan düz duvarlıdır ve iki yanındaki nefler, apsis derinliğine kadar uzanmaktadır.
Kilise, düzensiz yonu taşı, çakıllı kum ve kireç karışımı harçla inşa edilmiştir.
Fısırik (Devedağı) Kalesi
İspir’e bağlı, eski adı Fısırik olan Devedağı Köyü’nün güneybatısında, sarp kayalar üzerinde bulunmaktadır. İlk inşa tarihi bilinmeyen, sarp konumu ve su sarnıcına sahip olması gibi nedenlerden dolayı, Urartular’a ait olduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde oldukça harap vaziyette olan kale, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerindeki onarımlarla günümüze ulaşabilmiştir.
Doğu-batı doğrultusunda inşa edilen kalenin çevre uzunluğu, yaklaşık 300 m. civarındadır. Kale doğal kayalıklardan faydalanılarak yöreye özgü sarımtırak renkli taş ve Horasan harcı ile inşa edilmiştir. Kalenin kuzeydoğusunda, düzensiz yonu taşlarla inşa edilmiş bir sarnıç kalıntısı mevcuttur. Kalenin gizli su yolu günümüzde mevcut değildir.
Karahan Kalesi (Cankurtaran Kalesi)
İspir Karahan Köyü’nün 3 km. kuzeydoğusunda, Cankurtaran (Kayser) Köyü’nün 4 km. güneyinde, sarp ve savunmaya elverişli bir alana kurulmuş Ortaçağ kalesidir.
Yörede saltaşı denilen moloz taşlardan doğu-batı doğrultusunda in edilmiş olan kale, 2 m. kalınlıkta sur duvarları ve bu duvarların 6 m. kadar önüne yapılan savunma amaçlı ikinci bir duvarla tahkim edilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Tamamen harp olan kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir.
Karahan Köyü Harabeleri
İspir Karahan köyünün hemen kenarında 15×20 m. ölçülerinde bir han kalıntısı bulunmaktadır. Duvarları yıkılmış, temelleri belli olan bu kalıntının Çörmeli İspir kervan yolu üzerinde olması dikkati çekmektedir. Bizanslılar zamanında kaldığı tahmin edilmektedir.
Koç (Kanasor) Köyü Akkoyunlu Harabeleri
İspir Koç Köyü (Kanasor) yaylasında , “Koçun Bogazı” düzlüğünde, koç heykeli şeklinde ve koç kabartmalı çok sayıda süslü mezar taşı define avcıları tarafından tahrip edilmiştir. İspir ilçe merkezinde bir park içerisinde sergilenen koç heykeli formlu mezar taşı, Koç Köyü’ndeki mezar taşlarından sağlam kalan tek örnektir.
Mohurgat (Karakale) Kalesi
İspir Karakale (Mohurgat) Köyü’ne hâkim tepe üzerinde, küçük karakol niteliğindeki Ortaçağ kalesidir. 140 m. yükseklikte, sert kalker kütlesi üzerine kurulmuş olan kalenin duvarları tahrip olmuştur.
Sanduk Kalesi
İspir İlçesinin 25 km. güneyinde, şehir deresinin üstünde, Sanduk Dağı’nın üst eteğindedir. Saltuklular ve Erzurum Selçukluları tarafından birkaç defa tamir ve tahkim görmüştür. İlk yapılışının M.S. I. Bin yıllara kadar indiği tahmin edilen kalenin dört burcu ve iki gözetleme kulesi ayaktadır. Tek beden üzerine inşa edilmiş olan kalenin batıya açılan tek kapısı vardır. Kuzeye bakan gözetleme kulesinden İspir Kalesi rahatlıkla seçilebilmektedir.
Semehrek (Maden) Kalesi
İspir- Erzurum devlet yolu üzerinde, Maden Köprüşı’nın 2 km. doğsunda, Çoruh’a kuzeyden birleşen vadinin kesişim noktasında, ana yoldan 25 m. yükseklikte sarp konumda bir kaledir.
Kalenin ne zaman yapıldığı bilinmemektedir. Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde onarıldığı anlaşılmaktadır. Düzensiz yonu taşı ve Horasan harcı ile inşa edilen kalenin, üçgen ve yarım daire burçlarla takviye edildiği anlaşılmaktadır. Yaklaşık 6.5 x 25 m. boyutlarındaki ana kaya üzerine oturan kalenin duvarlarının yüksekliği 7 m. dir.
Sırakonaklar (Hodiçor) Köyü Kilisesi
Sırakonaklar (Hodiçor) Köyü’nün Cücebağı Mahallesinde bulunan kilise Camiye dönüştürülmüştür. Yapının XIX. Yüzyılda , Ermeni halkı tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Yapının önünde, oval kubbe ile örtülü jamatun bulunmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda dikdörtgen alana oturtulmuş yapının güney ve kuzeyinde dışa taşkın, daire planlı birer giriş, doğu cephe ortasında da yarım yuvarlak apsis nişine yer verilmiştir.
Sırakonaklar (Hodiçor) Köyü Mermer Sütunlu Mağaralar
Hodiçor Köyü doğusunda, Çoruh Nehri’nin güney yamaçlarında, nehirden 100 m yukarıda bulunan mağaraların içerisi sütunlu odalar haline getirilmiştir. Yöredeki halk tarafından “Mermer Sütunlu Mağaralar” olarak adlandırılan bu mekânlar, barınmak amaçlı olarak kayaların oyulması ile elde edilmiştir. Urartular dönemine ait kaya mezarlara benzemektedir.
Viranşehir Harabeleri
İspir Çörmeli bölgesinde Yağlı Köyü’ne ait yaylanın hemen yanında, Viranşehir olarak adlandırılan eski bir yerleşim yeridir. Çevrede rastlanan koç-koyun kabartmalı mezar taşları, burasının Akkoyunlu döneminde iskân edildiğini göstermektedir. Saray, han vb. gibi binaların temel izlerini hatırlatan kalıntılarda burasının Ortaçağdan kalma önemli bir yerleşim olduğunun kanıtıdır.
İSPİR İLÇESİNDEKİ TÜRBE VE ZİYARET YERLERİ
KORGA ZİYARETİ
İspir’in güneyinde bulunan Korga Dağı üstünde moloz taşlarla yapılmış bir mezar vardır. Kitabesi olmayan bu mezarın kime ait olduğu bilinmemektedir. Yatırının evliyadan bir zat olduğu kabul edilerek mezarı ziyaret olunmaktadır.
SAKA BABA ZİYARETİ
İspir merkez sınırları içerisinde, kendi adını taşıyan Saka Baba Dağı’nın ilçeye bakan yamacında bulunan ceviz ağacının alt tarafındadır. Moloz taşlarla çevrilmiş mezarın kitabesi yoktur. Yatırının İslam Ordusu sakalarından bir şehit kişi, ermişlerden bir zat olduğu sanılmaktadır.
BULGUR DEDE ZİYARETİ
İspir Halil Paşa (Abciris) Köyünün kuzeydoğusunda moloz taşlarla yapılmış bir mezardır. Kitabesi olmayan mezarın yatırının ermişlerden bir zat olduğu sanılmaktadır.
GÜRLEK BABA ZİYARETİ
İspir (Fısırik Kale) Araköy Köyünün kuzeyinde bulunan Gürlek Tepesi üstünde moloz taşlarla yapılmış, kitabesi olmayan bir mezar bulunmaktadır. Mezarın etrafı duvarla çevrilerek muhafaza altına alınmıştır. Bu mezarın yatırının Gürlek Baba isminde evliyadan bir zat olduğu halk arasında söylenmekte ve ziyaret edilmektedir.
KARA AHMET BABA ZİYARETİ
İspir Çamlıkaya Beldesinde Hunut deresinin Çoruh Nehri ile birleştiği yerdedir. Yatırının evliyadan bir kişi olduğu kabul edilerek mezarı ziyaret edilir.
KAVAKTEPE ZİYARETİ
İspir Yağlı Köyü, eski yaylanın doğusunda bulunan Kavak Tepe’nin üstündedir. Moloz taşlarla yapılmış kitabesiz bir mezardır. Yatırının bir şehit kişi olduğu sanılmakta ve ziyaret edilmektedir.
VELİ BABA ZİYARETİ
İspir Yağlı Köyünün kuzeyinde Terekli Kaya üstündeki düzlükte bulunan, moloz taşlarla yapılmış kitabesiz bir mezardır. Yöre halkının anlattığına göre, bu mezarın yatırı Veli Baba Güneyköy (Hoga) ahalisindendir. Bu zat bir kış günü İspir’den köyüne giderken yolunu kaybetmiş ve mezarın bulunduğu yerde ölmüştür. Ertesi yaz mevsiminde cesedi bulunduğunda bozulup çürümemiş olduğu ve elinden tesbihinin dahi düşmemiş olduğu görülmüş, ayni yere defnedilmiştir. Ermiş bir kişi olduğu kabul edilerek mezarı ziyaret edilmektedir.
HÜSEYİN DEDE ZİYARETİ
İspir ilçesi Petekli (Karsor) köyünde bulunan Hüseyin Dede türbesi ziyaret edilmektedir. Bu yatırın evliyadan bir kişi olduğuna inanılır. Erzurum Salnamelerinde de ismi geçmektedir.
ÖMER PAŞA TÜRBESİ
İspir Bahçeli (Çirkini) Köyünün 1.5 km doğusunda, Çoruh Nehri’nin kenarında bulunan mezarlıktaki bu türbe 1740’lı yıllarda Ankara Mutasarrıflığı görevinde bulunmuş Ömer Paşa’ya aittir. Kare planlı ve baldaken tarzında düzenlenmiş türbe, 4 x 4 m. ölçülerindedir. Dört sivri kemerin taşıdığı basık bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin üst örtüsü çökmüştür.
Ömer Paşa Ankara’dan gelmiş ve köyüne (Numanpaşa/Hişen) giderken Çirkini köyünde vefat etmiş, bu köy mezarlığına defnedilerek türbesi yapılmıştır.
DERVİŞ MELİK HALİL TÜRBESİ
İspir merkezde Melikçi Mezarlığı olarak bilinen yerde, Derviş Melik Halil Türbesine ait temel kalıntıları görülmektedir. H.937/M.1530 tarihli Evkaf Tahrir Defterinden tespit edilen Melik Halil Zaviyesi mensubu bu zatın türbesinin kubbesini oluşturan tuğlaların Ruslar tarafından sökülerek fırın yapımında kullanıldığı, kaide ve gövdesindeki kesme taşların ise 1920 yılında Kaymakam konağı yapımında kullanılmak üzere söküldüğü öğrenilmiştir.
Bibliyografya
İ.H.Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi 1960
M.Y.Çağlayan, Şu Bizim İspir – 1981
A.M.Aktemur, İ.U.Kukaracı, Kültür Varlıkları İle İspir – 2004
H.Gündoğdu, A.A.Bayhan,M.Arslan , Sanat Tarihi açısından Erzurum – 2010
H.Gündoğdu, Erzurum ve Çevresindeki Kalıntılar (Şehri Mübarek Erzurum)
H.Yurttaş-H.Özkan-Z.Köşklü-M.L.Kındığılı, Bir Şehir Var Yaylada Erzurum
H.Bekir Topdağı, Erzurum ve Çevresinde Medfun Manevi Mimarlarımız (Hzl. E. Bakırcı)
Z.Başar, İçtimai Adetlerimiz, İnançlarımız ve Erzurum ilindeki Ziyaret Yerlerimiz – 1972
Süreyya H. Şehitoğlu, İspir’in Kurtuluşu
M. T. Tarkan, Orta ve Aşağı Çoruh Havzası-1973
E. Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum – 1992
S. Eğilmez, Erzurum Kuruluşundan Osmanlı Fethine Kadar – 2012
D. Aydın, Erzurum Beylerbeyliği ve Teşkilatı
B. S. Baykal, Erzurum Kongresi İle İlgili Belgeler
Y. Çil, Erzurum Kongresi’ne Katılan Delegeler- 2005