(XIV.y.y.)
Mustafa bin Yusuf bin Ömerü’d- Darirü-l Erzenü’r-Rumi diye tanınan Erzurum’lu Kadı Darir, doğuştan kör olduğu halde hafıza kuvveti ile İslâm ilimlerini öğrenmiş ve bu sayede kadılık payesini de almıştır.
Kaynaklarda hayatına dair herhangi bir kayda rastlanmayan Darir’in hakkında bilinenler, yalnız kendi eserlerinin önsözlerinde yazdıkları ile sınırlı kalmaktadır. Darir = (kör) âmâ demektir. Şair bu sözü Türkçe’ye “gözsüz” diye çevirmiştir. Şiirlerinde “Darir”, bazen de “Gözsüz” mahlasını kullanan şairin yukarıda da belirtildiği gibi asıl adı Mustafa’dır. Babasının adı Yusuf, dedesinin ismi Ömer’dir. Adı için kullandığı “Erzenü’r-Rumi” nisbeti Erzurum’lu olduğunu gösterir. Onun Erzurum’da Reşidüddin lakaplı Erzurum Emirinin zamanında yetiştiği söylenmiştir.
Kadı Mustafa Darir H.779/M.1377 yılında Mısır’a gitti. Bu gidişine yaşadığı devirdeki Erzurum’da meydana gelen birtakım karışıklıkların tesiri yanında, Mısır’daki Hanefi Fakıhı Şeyh Ekmeleddin el-Bâberti’nin yaptığı davettir. Bu şeyh aracılığı ile Mısır sultanına ve Atabeg Berkuk’a kendini tanıtma imkanını bulup onların teveccühünü kazandı ve geceleri hükümdarın meclisinde sahâbilerin ve meliklerin hayat ve gazalarını, tarihi kıssaları anlatıyordu. Mısır hükümdarı el-Melikü’l–Mansur’un arzusu üzerine “Siretü’n-nebi” tercümesine başladı. Bu hükümdarın ölümü üzerine yerine geçen Sultan Berkuk’un teşviki ile tercümeye devam etti ve sultanın huzurunda beş yıl boyunca geceleri bu eseri sözlü olarak anlatıp katiplere yazdırdı. Bu şekilde 790’da (1388) eseri tamamlayarak sultana sundu.
Sultan Berkuk’un tahttan uzaklaştırılması sebebiyle hamisiz kalan Darir, ailesiyle birlikte önce İskenderiye’ye, oradan da deniz yoluyla Anadolu’ya geçerek Karaman’a geldi ve burada dört yıl kaldı. 1392 yılında Şam’a, oradan da Halep’e gidip Halep Meliki Emir Çolpan’ın himayesine girdi. 796’da (1393) “Fütûhu’ş-Şam” tercümesini onun adına tamamlayarak kendisine takdim etti.
Mustafa Darir’in ölüm tarihi bilinmemektedir. Hayatının son dönemleri hakkında da bilgi yoktur. Darir’in bilinen dört eseri bulunmaktadır;
- Kıssa-i Yûsuf (Yûsuf u Züleyhâ) olarak bilinen mesnevisini Erzurum’da yazmıştır.768’de (1366-67) tarihinde yazılan bu ilk eseri 2120 beyittir. Konusunu Kur’ân-ı Kerîm’deki Yusuf kıssasından almıştır.
- Siretü’n – nebî, Hz.Muhammed’in hayatını anlatır. 1388 yılında yazılmıştır. (Bu kitap üç cilt halinde M.Faruk Gürtunca tarafından 1971 yılında yeni harflerle yayımlanmıştır.)
- Fütûhu’ş-Şam, (Arap tarihçisi el-Vakıdî’nin aynı adı taşıyan eserinin Türkçe’ye tercümesidir.) 1393 yılında yazılan eserde Şam’ın Hz.Ebubekir ve Hz.Ömer tarafından fethi anlatılmaktadır.
- Yüz Hadis ve Yüz Hikâye, ( Darir bu eseri el-İmadi’nin eserinden yüz hadis alarak birer hikâye ilave ederek serbest tercüme yoluyla kaleme almıştır.)
Bibliyografi
A.Şerif Beygu, Erzurum Tarihi, Anıtları, Kitabeleri 1936-İstanbul
Mustafa Erkan, T.D.V İ.A. 8.cilt 498 s.
Z.Fahri Fındıkoğlu, Erzurum Şairleri
İ.H.Konyalı, Abideleri ve kitabeleri ile Erzurum Tarihi-1960
H.A.Kasır, Erzurum Şairleri
N.S.Okcu – T.Karabey, Şehri Mübarek Erzurum Belediye yayınları
Leyla Karahan, Erzurumlu Darir – İstanbul 1995
S.Bulut, Erzurum’da İz Bırakanlar
E.Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum Tarihi