ERZURUM KALESİ

Şehrin orta kısmında, hâkim bir tepe üzerinde yer alan kale bir iç kale ile bunu çevreleyen dış kaleden meydana gelmektedir.

Kale 415 – 422 yılları arasında Roma İmparatoru Theodosios tarafından yaptırılmıştır. Kale 502 ve 530 yıllarında Bizans imparatoru  Belisairos, 756 yılında Halife El Mansur Ebu Cafer tarafından onarılmıştır. Saltuklular tarafından 1124 – 1132 yılında kaleye Tepsi Minare (Saat Kulesi) ile birlikte kale mescidi  yapılmıştır. 1201’de Rüknettin Süleyman Şah kaleyi onartmıştır. 1385’de Karakoyunlular ve Akkoyunlular arasında el değiştiren kale 1514 yılında Osmanlıların eline geçmiş, Kanuni Sultan Süleyman tarafından onartılmıştır. 

İÇ KALE, dikdörtgene yakın planı ile takriben 50×130 m. boyutlarındadır ve doğu-batı doğrultusunda uzanan bir konuma sahiptir. İç kalenin doğusunda bu günkü taş mağazalarının bulunduğu kısım eskiden dere olduğundan iç kalenin doğu duvarı bu dereye paralel uzanıyordu. İç kale duvarının bittiği uçlardan da ayni doğrultuda dış kalenin surları bu yöndeki sınırı çiziyordu.  İç kalenin bu günkü girişi, güneyde dış kapının açıldığı ve II. Mahmud zamanında (1808-1839) onarılmış olan ikinci bir bahçe kapısından sağlanmaktadır. Asıl iç kalenin açıldığı bu tür avlulara Hisarpeçe denilir. Bu bölümde küçük bir hamam ve üst örtüleri yıkık birimler bulunmaktadır. Kale duvarlarının kalınlığı 2-2,5 m arasında değişmektedir.  Köşelerde yuvarlak, kuzey batısında sekizgen, güneydoğusunda yedigen olmak üzere kuleleri bulunmaktadır. Her iki kulenin de içleri yıkılmıştır. Kale dışardan üçgen şeklinde ondört dayanak payandası ile desteklenmektedir. Kalenin güney cephesinde sivri kemerli kitabeli bir de çeşmesi bulunmaktadır. İç kalenin,  güneyde yer alan ve sivri kemer altında uzun beşik tonozla örtülü, iki yanında nöbetçi mekânlarının bulunduğu ana girişinden başka, kuzeybatısındaki yuvarlak burcun altından ve güney batıda Saat Kulesinin dibinden dış kaleye ve mahallelere açılan iki kapısı daha vardır. Bunlardan güneybatı girişi sonradan kapatılmıştır. İç kale günümüzde iyi durumdadır.

DIŞ KALE surları, iç kale duvarına güneyden bağlanır. Kaleden başlayarak Ebu ishak Türbesine kadar uzanan ve Çifte Minareli Medresenin yanından güneye doğru uzanıp  buradan batıya dönerek bütün şehri çevrelediği bilinmektedir. Ancak günümüze ulaşamayan Erzurum sur kapılarının bulunduğu mevkiler kapıların ismi ile anılmaktadır.

Sur kapıları mevcut surlardan başlayarak sıralanırsa;

Tebriz Kapı: Çifte Minareli Medrese ile Ebu İshak Kazurini Türbesi arasında idi.

Yeni Kapı: Bu kapı Taş Ambarları kapılarının açıldığı meydandaydı.

Erzincan Kapı:  Günümüzde Erzincan Çarşısı denilen mevkide idi.

Gürcü Kapı: Şehrin kuzey kesiminde Aliağa Camii (Gürcü Kapı Camii) civarındaydı.

Bibliyografya

H.Yurttaş-H.Özkan-Z.Köşklü-Ş.Tali-D.Okuyucu-G.Geyik-M.Kındığılı, Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum – 2008

A.Ş.Beygu, Erzurum Tarihi, Anıtları, Kitabeleri – 1936

İ.H. Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri ile Erzurum Tarihi -1960

H.Gündoğdu-A.A.Bayhan-M.Arslan, Sanat Tarihi Açısından Erzurum-2010

C.Küçük, T.D.V. İslam Ans. C.11

ERZURUM TEPSİ MİNARE-SAAT KULESİ

(Kesik Kule – Minare Kule)

En son yaşayan adı Saat Kulesi olan Tepsi Minare ve Kesik Kule adlarını taşımış bulunan, Minare Kule ismi ile de anılan, Kale Mescidinin batısında ve iç kalenin güneybatı köşesine yerleştirilmiş olan kule, hem kale mescidinin minaresi, hem de kalenin gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. Bu eser Erzurum’un çok eski ve asil Türk yapılarındandır.

Minare üzerinde Saltuklu dönemine ait kufi yazı ile yazılmış Arapça kitabe dilimize şöyle çevrilmiştir; “İkbâl (Devlet ve saadet) dinin ışığı, İslâmın kutbu, Devletin yardımcısı, milletin zahiri, arkası, meliklerin ve emirlerin güneşi Ebul Kasım oğlu Ebul Muzaffer Gazi İnanç Biygu Alp Tuğrul Bey”

Kitabenin tarih kısmı Abdülhamit döneminde minareye saat yerleştirilirken tahrip edilmiştir. Minare Saltuklulardan Ebul Kasım’ın oğlu Ebul Muzaffer Gazi Biygu Alp Tuğrul Bey tarafından yaptırılmıştır.  Buna göre minarenin, Ebul Muzaffer Gazi’nin Erzurum’da hüküm sürdüğü 1124-1132 yılları arasında yapıldığını tarihlemek mümkündür.

Minareye ilk olarak 1848 yılında saat konulmuştur. Kaynaklarda ilk konulan saatin  1857’de Ruslar tarafından sökülerek götürüldüğü belirtilmektedir. İkinci  kez de 1881 yılında saat yerleştirilmiştir.

Tepsi Minarenin ilk yapılan şerefe kısmı XVI. Yüzyılın başlarında yıkılmış, 1841-1850 yıllarında  ahşap malzeme ile Barok üslupta şerefe tarzında kubbeli bir eklenti yapılmıştır.

Minarenin kaidesi üç renkli kesme taş malzeme ile yapılmıştır. Tuğladan inşa edilen silindirik gövde, alttan yukarı doğru daralarak devam etmektedir. Minarenin iç kaleye açılan kapısı, düz atkıtaşlı olup sivri kemerli alınlığı bulunmaktadır. Tuğla gövde sepet örgü şeklinde örülmüş, şerefeye yakın kısımda kufi kitabe kuşağına yer verilmiştir. Kitabe beyaz renkteki taş zemin üzerine tuğla malzeme ile kufi hatlı olarak yazılmıştır. Kitabeden sonra saat kulesine kaide yapılan taş bileziğe kadar olan kısımda tuğlalar tam ve yarım baklava şeklinde dizilerek süslendirilmiş ve  gövdeye hareketlilik kazandırılmıştır. XIX. Yüzyılda yapılan şerefe kısmı Barok özellikler taşımaktadır. Sütunlar üzerinde yükselen üst kısım ahşaptır. Yuvarlak kemerleri taşıyan sütun başlıkları oldukça plastik ele alınmıştır. Başlıklar üzerinde kırık hatlı çatı kornişi dolanmaktadır. Bu bölümün üzerindeki kubbe kurşun levha kaplıdır. 

Bibliyografya

A.Şerif Beygu, Erzurum Tarihi Anıtları, Kitabeleri, 1936-İstanbul

İ.Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri İle Erzurum Tarihi, 1960-İstanbul

Ahmet Vefa Çobanoğlu, T. D.V İ.A. 24.cilt 243 s.

H.Gündoğdu, A.A.Bayhan, M.Arslan, Sanat Tarihi Açısından Erzurum – 2010 

Enver Konukçu, Selçukludan Cumhuriyete Erzurum

H.Yurttaş, H.Özkan, Z.Köşklü, Ş.Tali, D.Okuyucu, G.Geyik, M.Kındığılı, Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum – 2008 

KALE MESCİDİ

Erzurum İç Kalede Tepsi Minarenin (Saat Kulesi) doğusunda yer almaktadır. Yapım tarihi ile ilgili üzerinde herhangi bir kitabe yoktur. Mescidin içerisinde mihrabın üzerinde bulunan kitabe başka yerden getirilmiştir. Kitabenin bu mescit ile alakası yoktur.  

Saltuklular devrinde inşa edilen mescidin, Saltuklu Emiri Ebü’l Muzaffer GÂZİ döneminde (1124-1132)Tepsi Minare ile birlikte yapıldığı kabul edilir.

Kale Mescidi İç kalenin güney duvarında yarım silindir bir burca bitişik olarak inşa edilmiştir. 14.70×10.60 m. Ölçüsünde dikdörtgen bir plana sahiptir. Kalenin burcu mihrap nişi olarak düzenlenmiştir. Kesme taş malzemeyle yapılan mabedin kuzey cephesinde iç kaleye açılan giriş kapısı ve bu kapının iki yanında bulunan birer pencere vardır. Kapının iki yanı sütuncelerle yumuşatılmış, sivri kemerli alınlık altındaki kapı basit bir silme ile dikdörtgen çerçeve içine alınmıştır. Kapının üzerinde küçük bir pencere mevcuttur. Mescidin doğu cephesinde üst sırada iki, batı cephesinde alt sırada bir, üst sırada iki dikdörtgen penceresi vardır.

Ortada L şeklinde iki kalın ayakla iki bölüme ayrılmış olan mekân mihrap önünde kubbeli, giriş önünde ise çapraz tonozludur. Mihrap önü kubbesi dıştan silindirik gövdeli ve konik külahlı olarak düzenlenmiştir. Silindirik gövde iri silmelerle sivri kemerle on altı bölüme ayrılmış, bunların dördü istiridye kavsaralı nişle süslenmiştir. Konik külahın üzeri silmelerle iki sıra kemerli olarak süslenmiştir. Kubbe dıştan yüksek kasnaklı konik külahıyla kümbetleri hatırlatır.

Mescidin girişinin önündeki bölüm, ortası aynalı çapraz tonozla kapatılmış, doğusu ve batısındaki alanlar sivri beşik tonozla örtülmüştür. Mihrap önü kubbesi alışılmışın dışında içte mukarnas dizileriyle oluşturulan kademeli yüksek bir kasnağa sahiptir. Bu bölüme geçiş köşelerde küresel üçgenlerle (pandantif) sağlanmıştır. Yüksek ve kademeli kasnaklı, içten küçük kubbe ile örtülü bu uygulama Anadolu’da tek örnek olması bakımından önemlidir.

Mihrap, mescidin boyutlarına oranla derin ve yüksektir. Bu mihrabın burç içerisine yerleştirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Mihrap üç yönden altıgenlerden oluşan geometrik bir zincirekle çerçevelenmiştir. Büyük mihrap nişi içinde yer alan ikinci küçük niş mukarnas kavsaralıdır.

Mescit tamamen kesme taş malzeme ile yapılmıştır. Erzurum’daki en eski Türk yapısı olarak kabul edilen Kale Mescidi, mescit – türbe arası ilginç bir mimari özelliğe sahiptir. Mescidin minaresi olarak yapılan Tepsi Minare’ den ayrıca bahsedilmiştir.

Bibliyografya

A.Şerif Beygu, Erzurum Tarihi Anıtları, Kitabeleri, 1936-İstanbul

İ.Hakkı Konyalı, Abideleri ve Kitabeleri İle Erzurum Tarihi, 1960-İstanbul

Ahmet Vefa Çobanoğlu, T.D.V.İ.A. 24.cilt 243 s.

H.Gündoğdu, Erzurum ve Çevresindeki Tarihi Kalıntılar, Şehri Mübarek Erzurum  

Enver Konukçu, Selçukludan Cumhuriyete Erzurum

H.Yurttaş, H.Özkan, Z.Köşklü, Ş.Tali, D.Okuyucu, G.Geyik, M.Kındığılı, Yolların, Suların ve Sanatın Buluştuğu Şehir Erzurum – 2008  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir