1.MUGİS ED-DİN TUĞRUL ŞAH (1202-1225)
Anadolu Selçuklu Sultanı Rükn ed-Din Süleymanşah 1202 ‘de Saltuk ilini hâkimiyetine almıştı. Elbistan’da hüküm süren kardeşi Mugis ed-Din Tuğrulşah’ı Erzurum Meliki tayin etti. Bütün Saltuklu bölgesi Meliki olan Mugis ed-Din Tuğrulşah, Erzurum’da 1202- 1225 devresinde yirmi üç yıl müstakil bir melik olarak hüküm sürdü. Erzurum Meliki Mugis ed-Din Tuğrul Şah, “Ebû’l Feth”, Ebû’l Haris”,”Melik”, “Şah”, “Melel-Âlem”, “Melik-i Bilâd-i Rum ve’l Ermen” gibi şereflendirici lâkablar taşımıştır. 1216 tarihinde bastırdığı gümüş sikkeler üzerinde “Mugis ed-Din Ebû’l Feth Tuğrul bin Kılıç Arslan” yazısı ile “Halife en-Nâsır”(ll80-1225) adını zikretmiştir. Bundan da Erzurum’da Devlet darphanesinin bulunduğu anlaşılmaktadır
Temmuz 1204’de Konya’daki Selçuklu Sultanı Rükn-ed-Din Süleyman Şah öldü. Yerine Gıyâs ed-Din Keyhusrev geçti. Tuğrul Şah Erzurum’da Saltanat sürmeye devam etti. 1204 de Trabzon’da Komnenoslar (Rum imparatorluğu) ile komşu oldu. Gürcüler ise, düşmanca tutumlarını devam ettirerek, değişik zamanlarda Anadolu’ya akınlarını devam ettirmişlerdir.
Gürcüler, 1205’de Erzurum-Ahlat güzergahındaki Hıns-et-Tin (Saman Kale) kadar istilada bulundular. Bunun üzerine Ahlat Emiri Erzurum’a gelerek yardım talebinde bulundu, Ahlat Emiri ile birleşen Erzurum Selçuklu kuvvetleri, Gürcüleri yenerek Kars’ dan geriye sürdü, komutanları Zakari öldürüp, ganimetle Erzurum’a geri dönmüştür.
İspir’deki Çarşı Camii’nin de, Tuğrul Şah zamanında Emir Şems ed-Din Atabeg Erdem tarafından inşâ ettirildiği kitabesinden anlaşılmaktadır.
Mugis ed-Din Tuğrul Şâh, 1225’de öldü. Mezarının nerede olduğu bilinmemektedir.
2. RÜKN ED-DİN CİHAN ŞAH (1225-1230)
Rukn ed-Din Cihan Şâh, Erzurum Selçuklularının ikinci ve son Sultanıdır. Babasının ölümü üzerine yerine geçmiş ve 1225-1230 devresinde beş yıl Erzurum Selçukluları Devletini yönetmiştir. Komşuları Eyyubiler ile iyi münâsebet tesis etmiş ve daha sonra Harezmliler de bu ittifaka dâhil olmuştur. 1228 yılında Selçuklu Sultanı Âlâ ed-Din Keykubad, Erzincan’ı almış ve Mengücik beyliğine son vermişti. Selçuklu Sultanının maksadı
Moğol istilasına karşı, Anadolu’yu korumak için Doğu Anadolu’daki küçük Türk Devletlerini kaldırarak bir birlik ve cephe oluşturmaktı. Böylece, Konya Selçukluları ile Erzurum Salçukluları hudud oldular. Âlâ ed-Din Keykubad, Cihan Şah’ın Eyyübiler ile müttefik olduğunu bildiğinden, onlar ile çatışmadan sakındığı için, Erzurum üzerine yürümekten vaz geçmişti.
Cihan Şah, Selçuklu tehlikesine karşı Celal ed-Din Harezmşah’a yanaşarak, bu dostluğu sağlamlaştırmak için, sultanın yanına Ahlat’a gitti.
Âlâ ed-Din Keykubad, Erzincan hududunda ordusunu kuvvetlendirmeye ve gerekli tetbirleri almaya başladı. Bunun üzerine Selçuklu-Harezm çatışması iyice ağırlık kazandı.
Celâl ed- Din Harezm Şah ve müttefiki Erzurum Selçuklu Meliki Rükn ed-Din Cihanşah Harput (Elazığ) da buluşarak, Selçuklu Ordusu ile savaşmak gayesi ile Erzincan’a geldiler. İki rakip ordu Erzincan’da Yassı Çimen mevkiinde karşılaştı. 10 Ağustos 1230 da savaş başladı. Harezm Şah mağlup edildi, Cihan Şah müthiş bir yenilgiye uğradı ve esir düştü. Sultan Ala ed-Din Keykubad ve Eyyubi sultanı Melik Eşref, Erzurum’a girdiler.
Muhabbet ve eğlence sırasında Melik Eşref, Sultan’dan Rükn ed-Din Cihan Şah’ın bağışlanması teklifinde bulundu. Dostunun hiçbir ricasını geri çevirmeyen Selçuklu Sultanı, Rükn ed-Din Cihan Şahı afv etti, şimdiki Niğde Aksaray’ı Cihan Şah’a ve Eyub Hisar’da kardeşine tımar olarak verildi. Böylece 1230 yılı Ramazan ayı sonunda Erzurum’da ikinci Türk hanedanı da tarihe karıştı.