İBRÂHİM HAKKI ERZURÛMÎ

(1703 – 1780) Âlim, sûfi, şair

İbrâhim Hakkı Hazretleri, Erzurum-Hasankale’de (2 Muharrem 1115) 18 Mayıs 1703’te doğdu. Dedesi Hasankale eşrafından Dursun Mehmed oğlu Molla Bekir, babası Derviş Osman Efendi, annesi Altınbaşak (Kındığı) köyünden Şeyhoğlu Dede Mahmud’un kızı Şerife Hanife Hanım’dır.

İbrahim Hakkı yedi yaşında annesini kaybeder. Babası Osman Efendi 1119’da (1707) Erzurum’a yerleşerek Yukarı Habib Efendi Camii imamı olmuş, 1710’da hac niyeti ile yola çıkmış,  Siirt’in Tillo ilçesine uğradığında, yörenin tanınmış mürşitlerinden İsmaîl Fakirullah’a intisap ederek buraya yerleşmiştir.

Babasının isteği üzerine dokuz yaşındaTillo’ya giden İbrahim Hakkı, şeyhi İsmaîl Fakirullah’la tanışır. Babası ile birlikte ayni hücrede onun terbiyesinden ve şeyhinin ilim ve irfanından istifade etmiştir.

1720’de  babasının vefatı üzerine Erzurum’a gelen İbrahim Hakkı,  Erzurum Müftüsü şair Hâzık Mehmed Efendi’den Arapça ve Farsça dersleri almıştır. Erzurum’daki öğrenimini sekiz yılda tamamlayan İbrahim Hakkı, 1728 yılında tekrar Tillo’ya gitmiş, şeyhine hizmet ederek onun feyzinden istifade etmeyi sürdürmüştür.

1734 yılında şeyhi İsmaîl Fakirullah’ın vefatı üzerine Erzurum’a dönmüş, daha önce babasınınİmamlık yaptığı Yukarı Habib Efendi Camii’ne imam olmuştur.

İbrahim Hakkı, 1736 yılında Firdevs hanımla evlendi. Bu hanımdan İsmail Fehim ve Ahmed Naimi isimli iki çocuğu oldu.  1738’de hacca gitti ve dönüşte ikinci eşi Fatma Hanımla evlendi. 1742 yılında üçüncü eşi Belkıs Hanımla evlendi ve hanımdan Gülsüm ile Muhammed Şakir isminde iki çocuğu oldu. 1745 yılında dördüncü eşi Züleyha Hanımla evlendi ve hanımdan da  Osman ile Nedim isminde iki çocuğu oldu.   

1747 yılında İstanbul’a giden İbrahim Hakkı, Sultan I. Mahmud’la görüşüp ilgi ve takdirini kazandı. Kendisine müderrislik payesi verildi ve ders okutmak şartı ile Erzurum Abdurrahman Gazi Dede Tekkesi’nin zâviyedârlığı tevcih edildi İbrahim Hakkı Hazretleri, oğlu İsmaîl Fehim’in tahsilini tamamlaması üzerine imamlık görevini ona bırakarak, ilmi faaliyetlere daha fazla zaman ayırabilmek için günlerinin çoğunu  Hasankale’de geçirmeye başladı.

1755 yılında ikinci defa İstanbul’a giderek kütüphane çalışmaları yapan İbrahim Hakkı, Erzurum’a döndüğünde 1757 yılında Ma’rifetnâme’yi yazmaya başladı.

İbrahim Hakkı,1763 yılında üçüncü defa Tillo’ya giderek, şeyhinin kızı Fatma Azize Hanım ile evlenmiş ve buraya yerleşmiştir. Bu eşinden Hanife ve Şemsa Ayşe adında iki kız çocuğu olmuştur. 

İbrahim Hakkı Hazretleri,19 Cemaziyelâhir1194 (22 Haziran 1780) tarihinde vefat etti.  Tillo’da şeyhinin türbesine defnedilmiştir.

İbrahim Hakkı Erzurumi, sadece dini, tasavvufi ve manevi ilimlerle derin vukufu olan bir âlim ve şair değil, ayni zamanda astronomi, matematik, fizik gibi müsbet ilimlerde de geniş bir bilgi sahibidir. 

Eserlerinin bir kısmını manzum olarak yazan İbrahim Hakkı genellikle “Hakkı”, bazen de “Fakîri” mahlasını kullanmıştır. Çoğu Türkçe olan (Arapça ve Farsça da yazmıştır) eserlerinin sayısı hakkında değişik rakamlar verilmiştir.

İbrahim Hakkı kendi çalışmalarından söz ederken, çoğunu büyük kitaplarının içine aldığı küçük risâlelerini müstakil eser olarak saymamıştır.  “İlahiname” nin sonuna eklediği bir notta onu “ana eser”, beşi de “evlat eser” olmak üzere onbeş kitabını dili ve telif tarihleriyle birlikte kaydetmiştir.

  • Divan, ilk eseri olan ve şiirlerinin toplandığı bu kitap 1168 (1755) yılında oğlu İsmail Fehim için tertip edilmiştir. Divanda Arapça ve Farsça şiirler dahil 500 kadar manzume yer almaktadır.
  • Ma’rifetnâme, 1170 (1757) de tamamlanan eser İbrahim Hakkı’nın ismini  ölümsüzleştiren en önemli çalışmasıdır. Dini ve din dışı ilimlere dair ansiklopedik bir eser olan Ma’rifetnâme, bir “mukaddime”, üç “fen”, bir de “hatime” olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır.
  • Mecmûatü’l irfâniyye,1174 (1761)yılında yazılan bu eserde,“nefsini bilen Rabbini bilir” hadis-i şerifi yorumlanmaktadır. Üç bölümden oluşan eserde birinci bölüm Arapça, ikinci bölüm Farsça ve üçüncü bölüm Türkçe yazılmıştır.
  • İnsâniye, 1763 yılında yazılmış olan bu eser Arapça, Farsça ve Türkçe 160 kitaptan seçilmiş, daha çok tasavvuf ve eğitim ağırlıklı şiirlerle oluşturulmuştur.
  • Mecmûatü’l-meâni, 1178 (1765)’de yazılmış olan bu eser Arapça, Farsça ve Türkçe karışık olarak manzum ve mensur metinlerden oluşmaktadır.
  • Meşâriku’l-yûh, 1185 (1771) yılında yazılmış şiir antolojisidir.
  • Sefinetü’rrûh min vâridâti-lfütüh, 1187 (1773)’de yazılmış şiir kitabıdır.
  • Kenzü’l-fütuh, 1188 (1774)yılında yazılan eser tasavvufi mahiyettedir.
  • Definetü’r-rûh, 1189 (1775)’de derlenen eserde 400 beyit ve üç mektup bulunmaktadır.
  • Rûhu’ş-şûruh, 1189 (1775)’de hazırlanan eser seçilmiş manzumelerden oluşmaktadır.
  • Urvetû’l-İslâm 1191 (1777) yılında yazılmıştır.
  • Hey’etü’l-İslâm, 1191 (1777)’de yazılmıştır.
  • Tuhfetû’l-kiram, 1180 (1766)’da yazıldığı dışında bilgi yoktur.
  • Nuhbetû’l-kelâm, 1182 (1768)’de yazıldığı dışında bilgi yoktur.
  • Ûlfetu’l-enâm, 1189 (1775)’de yazıldığı dışında bilgi yoktur.

Bibliyografya

Mustafa Çağrıcı, D.İ.A. cilt 21 s.305

Z.Fahri Fındıkoğlu, Erzurum Şairleri

H.A.Kasır, Erzurum Şairleri

M.Çelik, Erzurum Kitabı

İsmet Binark – Nejat Sefercioğlu, Erzurumlu İbrahim Hakkı Bibliyografyası K.B.1977

M.Nusret Som, Tarihçe-i Erzurum

U.İbrahimhakkıoğlu-F.İbrahimhakkıoğlu Ervak Anma Toplantıları II-2004

H.Çavuşoğlu, Konferans yayını

N.Külekçi-T.Karabey, Divan A.Ü.Yayınları -1997

Amil Çelebioğlu, Erzurumlu İbrahim Hakkı – Ankara1988

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir