OSMANLI DEVRİNDE ERZURUM

1-Yavuz Sultan Selim dönemi (1514-1521)

II. Bayazıd oğlu şehzade Selim’i Trabzon Valiliğine tayin etmişti. Şehzade Selim Safevi tehlikesini zamanında teşhis etti ve askerleriyle İspir ve Kovas’ı alıp, hisar erlerini koyduktan sonra, Bayburt’u da alarak Kemah ve Erzincan üzerine gitmiş, ancak II. Bayazıd bu akınları tasvip etmemiş ve alınan yerler Osmanlılar tarafından boşaltılmıştır.

Yavuz Sultan Selim Osmanlı tahtına geçtikten sonra 1514’de Şah İsmail üzerine bir sefer yapma kararı aldı ve Erzurum’dan geçerek bu toprakları şereflendiren ilk Osmanlı Padişahı oldu. “

Yavuz Sultan Selim, 11 Ağustos 1514 Cuma günü Nefs-i Erzurum kurbünde Çayır-ı Kân da konaklanmıştır. Erzurum’dan hareketle İran istikametine gitmiştir.  23 Ağustos 1514’de Çaldıran Meydan Savaşı’nı kazanan Osmanlılar, Tebriz’den dönüşte Nahcivan, Revan, Çukur Sa’d, Şüregel ve Kars yolunu takip etmiştir. Osmanlı ordusu Çalkavur konağında iken Gürcü Atabeg Mirza Çabuk da Osmanlılara baş eğmiş ve  İspir Kalesinin teslimine dair ariza Yavuz Sultan Selim’e sunulmuştur.

Çaldıran dönüşü 19 Ekim 1514’de Erzurum’a gelen Yavuz Sultan Selim, buradan Bayburt istikametine doğru hareket etmiştir.

Padişahın Erzurum havalisinden ayrılmasından sonra bazı kalelerde karakollar bırakılarak Safevilerin tavırları takip edilmiştir.

12 Cemaziyel Âhır 926/ 30 Mayıs 1520 Karaman-Rum Tahrir defterinden, Yuvuz Sultan Selim devrinde, bölgede Osmanlı doğu sınırının, Kiği bölgesinde Varto’nun hemen doğusundan başlayarak, Bingöl Dağı’na, Tekman mintikasında Tekman, Yünlü, Katranlı hattı, Erzurum bölgesinde Deve Boynu, Tuy, Çoban Köprüsü kuzeyindeki Geçik Kalesi, Köşk Köyü ve Gürcü Boğazı, Ovacık mintikasında Üç Kilise ve Başkend köyü,     İspir Bölgesinde Kenaçor (Kenasor), Koşkuçor (bu gün Koşkisor) köyleri, Fısırik kalesi, Fısrik Danzutu köyü, Çoruh nehri karşısında Komlâb köyünden Doğu Karadeniz dağlarına ulaştığı tesbit edilmekte ve 8  Şevval 923/ 24 Ekim 1517 ilâ Şevval 924/Ekim 1518 tarihleri arasında Osmanlı idaresine geçtiği anlaşılmaktadır.

2-Kanuni Sultan Süleyman zamanı (1521-1566)

Erzurum, mülki teşkilatını Kanuni Sultan Süleyman devrinde tamamladı. İran ve Gürcüler ile yapılan savaşlar, Erzurum’u önemli bir üs haline getirmiş, harabe şehir ve kalesi yeniden imar edilerek iskan edilmiştir. Beylerbeyliği merkezi haline getirilerek, beylerbeyinin ikametgâhı oldu.

Erzurum Beylerbeyliğinin kuruluşu 26 Eylül – 3 Ekim 1535 olarak tesbit edilmiş ve ilk Beylerbeyiliğine Mehmed Han( 1535-1539)  tayin edilmiştir. Erzurum Valisi Gürcülerle de mücadele etmiş, Tortum boğazını geçerek Namruvan (Narman) önünde düşmanı yenmiş, vadiyi takip ederek Oltu ve Penek’e kadar akınlarda bulunmuştur.

Kanuni Sultan Süleyman, ilk İran Seferi sırasında Erzurum’a 5 Eylül 1534 tarihinde gelmiştir.  Erzurum’u gezen sultan çok harap halde olan şehrin imarını ve şenlendirilmesi talimatını verilmiştir.

Erzurum’un ikinci beylerbeyi Ferhad Paşa’dır. 1539’dan 1541’e kadar iki yıl müddetle yöneticilik yapmıştır. Üçüncü Beylerbeyi Musa Paşa 1542 ‘de göreve başlamış, Gürcülerle Oltu’da yaptığı savaşta şehit olmuştur.  

Safevi (İran) Şahı Tahmasb, 1548’de Doğu Anadolu’yu istila ettiğinde Pasin, Hınıs ve Erzurum büyük tehlike ile karşılaştı. Hınıs ve Pasinleri yağmalatan Şah Tahmasb, Tercan ve Erzincan dolaylarına gitti. Osmanlı ordusu kuzeye doğru ilerlemeğe başladı. Şah Tahmasb, Erzincan’da harekata son vererek ülkesine döndü.

1548’de İran’a ikinci seferini yapan Kanuni yine Erzurum’a geldi. Osmanlı ordusu burada sekiz gün kaldı ve diğer yörelerden gelen kuvvetler Kanuni’nin emrine girdi. Temmuz 1548 ‘de Kanuni,  Eleşkirt yolu ile Tebriz üzerine yürüdü. Burayı Osmanlı ordusu dördüncü defa ele geçirdi.

Kanuni Sultan Süleyman, Nahcivan dönüşü tekrar Erzurum’a 3 Eylül 1554 ‘de geldi.      Safevi Şah’ı Tahmasb’ın gönderdiği elçisi Korçu Şahkulu, 25 Eylül 1554 de, Ilıca konağına geldi. Kanuni Ilıca’da konaklarken 26 Eylül 1554 Perşembe günü divanı Hümayun oldu.   Elçi huzura kabul ile kendisine Nâme-i Hümâyun tahrir olundu. Böylece, Çaldıran’dan beri 40 yıllık Osmanlı- İran (Safevi) savaşlarına son veren ilk yazılı sözleşme, Ilıca’da 29 Şevval 961/27 Eylül 1554 tarihinde imzalandı. Sultan 28 Eylül 1554 Cumartesi günü Erzurum-Ilıca’dan, kışı geçirmek üzere Amasya’ya hareket etti.

Kanuni devrinde, Erzurum’da bulunan dokuzuncu Beylerbeyi İskender Paşa’dır. 1550 – 1553 döneminde Erzurum’u idare etmiştir. Ayas Paşa 1553-1559 devresinde altı yıl Beylerbeyliği yapmıştır. Ayas Paşanın ismi Erzurum’da camii ve mahalle olarak yaşamaktadır.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Ayas Paşadan sonraki beylerbeyleri Mustafa Paşa (1560-1561), Lala Mustafa Paşa (1562 – 1563), Temerrüd Ali Paşa (l563 -1564), Koca Sinan Paşa (1564 – 1565), Ali Paşa (1565-1566) dır. 

3- II. Selim Dönemi (1566-1574)

Kanuni Sultan Süleyman’ın 1566’da ölümünden sonra, yerine II.Selim geçti ve sekiz yıl tahtta kaldı (1566-1574). Bu süre içinde Erzurum, Ilıca’da imzalanan andlaşmanın sağladığı sulh sayesinde huzurlu bir hayat geçirmiştir.

4- III. Murad Dönemi (1574 -1595)

III. Murad 1574-1595 tarihleri arasında saltanat sürmüştür. Aynı dönemde Safevi şahları, Tahmasb (1524-1576), II.Şah İsmail (1576-1578), Muhammed Hudabende(1578-1588) ve Abbas (1588-1629) dır.

Şah Tahmasb 1576 yılında ölümü, Osmanlıların dikkatini yine doğuya çevirdi. Nitekim Şah İsmail’in saltanatının ilk yılında (1577), bir Osmanlı kervanı Zencân’da baskına uğradı ve tüccarlar öldürüldü. Bu hadise hakkında görüşmek üzere Erzurum’dan iki çavuş gönderilmiş, ancak bu kişilerde katledilmişti.  Safevilerin niyetlerinin iyi olmadığı anlaşılınca 1 Ocak 1578 de Lala Mustafa Paşa, Şark Serdarı tayin edildi. 2 Temmuz 1578 de Ilıca’da konaklayan Lala Mustafa Paşa, buradan Pasinler ve Soğanlı dağlarından Ardahan’a doğru gitti ve 9 Ağustos 1578 de Çıldır Zaferi kazanıldı. 24 Ağustos 1578’de Tiflis kalesi ele geçirildi. Lala Mustafa Paşa kışın yaklaşması üzerine Erzurum’a dönüş emrini verdi.

5 Temmuz 1579’a kadar Erzurum’da ikamet eden Lala Mustafa Paşa, Safevilerin harekete geçmesi halinde, Tebriz ve Aras boyunu vurmakla görevlendirildi. Bu tarihlerde Erzurum ve çevresindeki kalelerin tahkimi ile meşgul olundu. 13 Temmuz 1579 – 22 Ekim 1579 tarihleri arasında Hasan Kale, Çoban Köprüsü, Sanamer, Kars Kalesi tahkim edilmiş, Tekman şenlendirilmişti.

Serdar Lala Mustafa Paşa 7 Ocak 1580’de İstanbul’a çağrıldı.  Şark Serdarlığına Sinan Paşa getirildi. Temmuz 1580’de Erzurum’a gelen Sinan Paşa 13 Kasım 1580’ne kadar İran’dan elçi gelir diye bekledi. Bir müddet sonra da asker dağıtıldı. Sinan Paşa Erzurum’dan ayrılarak     26 Temmuz 1581 tarihinde İstanbul’a gitti.

1583 yılında Şark Serdarlığına tayin edilen Ferhad Paşa’dan sonra Şark Serdarlığına 1585 de Özdemiroğlu Osman paşa getirildi. Erzurum’dan ordusu ile hareket eden Osman Paşa Tebriz’e kadar ilerledi. Ekim 1585 tarihinde seferdeyken hastalıktan dolayı vefat etti. Bunun üzerine Ferhat Paşa tekrar şark serdarlığına atanarak 8 Nisan 1586 tarihinde Erzurum’a geldi.

Safevi Şahı Şah Abbas anlamsız savaşlara son vermek için elçisi Ali Han’ı Erzurum’a gönderdi. 21 Mart 1591 anlaşması ile Osmanlı Safevi savaşları sona erdi Erzurum’un huzurlu ve sakin dönemi böylece başlamış oldu.

Erzurum Osmanlı orduları için seçkin ve önemli bir kışlak merkezi olduğu gibi, ticari ehemmiyeti de artmış, Tiflis, Revan, Tebriz kervanlarının uğrak noktası olmuştur.  Kervanlar, Osmanlı hududuna girdikten sonra gümrük muameleleri Erzurum’da yapılır ve vergileri burada ödenirdi.

Şark Serdarları ve Beylerbeyi’nin makamları da Erzurum’daydı. Safevi savaşlarından dolayı Erzurum’un devamlı tehdit altında bulunması ve şark seferleri sebebiyle Yeniçeri ve Cebeciler, Erzurum ve çevresinde kışlamaktaydılar. Ancak bunlar ile ahali arasında zaman zaman anlaşmazlıklar meydana gelmekteydi. 1591 senesinde Yeniçeriler ile şehir halkı arasında olaylar meydana geldi. 1592 yılında Erzurum ahalisinin artan şikayetleri  üzerine Sadrazam Ferhat Paşa, Yeniçerilerin İstanbul’a dönmelerini emretti.

5- III.Mehmed (1595-1603) ve I.Ahmed (1603 – 1617)

Celali ayaklanmaları ve İran savaşları:

Merkezi idarenin zayıflaması üzerine Celaliler, Anadolu’da olduğu gibi Erzurum taraflarında da ahaliye zarar vermeye başladılar. Nisan 1604’de, Cağaloğlu Sinan Paşa İstanbul’dan Erzurum’a geldi ve ovada karargâh kurdu. Paşanın asıl niyeti İran’a gitmekti. Orduda celali olup af edilmiş askerler de vardı. Bunlar eski serkeşliklerini terk etmedikleri gibi, fırsat buldukça köyleri basıyor, ahaliye maddi ve manevi bakımdan zarar veriyorlar, bununla da kalmayarak ölüm hadiselerine kalkışıyor ve cüretlerini artırıyorlardı. İran seferi dolayısı ile celali kılıklı askerler, Erzurum ovasından ayrıldılar. Böylece ahali baskıdan kurtuldu.

1608’de celaliler tekrar Erzurum ve çevresinde görüldüler. Celalilerin liderlerinden Kaya ve Çakıoğlu avanesi ile ortaya çıkarak, bir çok insanın kanına girdi. Erzurum Paşası bunlarla mücadele etmiş,  üzerlerine yürümüş ise de mağlup olmuştur. Doğu Anadolu’daki asayişin önemli ölçüde bozulduğu sırada, Kuyucu lâkaplı Murad Paşa, 1606’da Celalilerin başı Kalenderoğlu  Mehmed’i mağlup etti. Buda maiyetiyle birlikte İran’a sığındı (1608).( Kuyucu Murad Paşa, daha sonra Erzurum’da bulunmuş ve Erzincan Kapı’daki kendi adı ile anılan camii ve hamamı yaptırmıştır.)

6- I.Mustafa (1617 -1618), II. Osman (1618-1622), I.Mustafa (1622-1623) dönemi:  

İran şahı I.Abbas ( 1603-1619),  Osmanlılara karşı kaybettiği toprakları geri almak düşüncesiyle sulhu bozdu ve Tebriz’den Pasinlere kadar bütün kasaba ve şehirleri tahrip ettirdi. Celali isyanları yüzünden Osmanlı Ordusunda yeniçerilerin disiplinsiz davranışlarından dolayı, diğer taraftan merkezdeki otoritersizlik, Osmanlıların İran karşısında kesin netice alınmasını önlüyordu. Yapılan seferlerde hep yenilgi oldu ve bir çok kumandan ve asker şehit edildi.  Bu yenilgiler üzerine İranlılarla 29 Eylül 1619 tarihinde barış yapıldı. Bu anlaşmaya göre, Kanuni zamanında Ilıca da yapılan, ancak Amasya Anlaşması olarak kayıtlara geçen anlaşmadaki sınırlar aynen kabul edilmiş, Ahiska vilayeti Osmanlılara bırakılmıştır.   

ABAZA PAŞA AYAKLANMASI

1621 den 1628 sonlarına kadar Erzurum’u İstanbul ile karşı karşıya getiren hadise Abaza Mehmed Paşa hadisesidir. Paşa 1621’de Maraş’dan Erzurum Beylerbeyiliğine nakledildi. Erzurum’a gelerek görevine başladığında, asker ile ahali arasında sürtüşmenin mevcudiyetini hissetmişti. Yeniçeriler II. Sultan Osman’ı öldürdükten sonra her yerde, bilhassa İstanbul’da iyice azmış, işledikleri cinayetlerin sevinci içinde kudurmuşlardı. İran savaşları sebebiyle Erzuruma gelmiş ve burada kalmış pek çok Yeniçeri bulunuyordu.

Abaza Mehmed Paşa, II. sultan Osman’ın tahttan indirilmesini tasvip etmemiş, eski celalilerden olduğu halde Yeniçerilere karşı tavır koymuştu. Paşa bir gün Kân, Müdürga ve Gez köyüne gezmeye gitti. Köy halkı yeniçerileri paşaya şikayet ederek, aslı astarı olmayan borçlar yüzünden bunların elinde esir olduklarını, bire karşı on misli ödeme yaptıkları halde,  kurtulamadıklarını söylemiş, tarlalarımızı, davarlarımızı verip, onlara kölelik yapıyoruz, bizi bunların şerrinden kurtar, diyerek yalvarmışlardı. Bu duruma çok üzülen Paşa, Yeniçerilere hitaben insanlara zarar vermemelerini, kimseye zulûm yapmamalarını tatlılıkla rica etmişti. Yeniçerilerin söz dinlemediklerini, insanlardan karşı gelenleri öldürüp, evini basarak yağma etmeye devam ettiklerini görünce, burasını İstanbul zannetmeyin, ben hakkınızdan gelebilirim, tehdidinde bulunmuştu. Onlar ise bu tehdit karşısında iyice azmış, paşanın sarayına yürümüşlerdi. Bu duruma hiddetlenen paşa, kendi askerlerini ve başka askerleri toplayarak savaşa hazırlamış ve Yeniçerileri yenmişti. Erzurum ve civarında yeniçeri denilen kimse kalmadı.

Abaza Mehmed Paşanın bu hareketi İstanbul’a başkaldırma olarak yorumlandı ve hoş karşılanmadı. İstanbul, Erzurum’a gönderdiği ferman ile Paşa’yı Sivas’a naklettiğini bildirdi, ancak paşa buna uymadı ve Erzurum’dan çıkmayarak asi durumuna geçti. Erzurum merkez olmak üzere batıda Çankırı, güneyde Maraş, doğuda Ahiska’ya kadar bütün Doğu Anadolu’yu egemenliği altına aldı.

1621- 1628 yılları arasında yedi yıl Erzurum’u elinde tutan Abaza Mehhed Paşa, 18 Eylül 1628 tarihinde Sadrazam Hüsrev Paşa’nın Erzurum’u kuşatması üzerine teslim oldu. Böylece İstanbul’da celali ilan edilmiş olan Abaza Mehmed Paşa meselesi, tarihi seyrini tamamlamış oluyordu.

7- IV. MURAD (1623 – 1640) Dönemi:

IV. Murad, Revan Seferi esnasında Erzurum’a 16 Muharrem 1045 / 2 Temmuz 1635’de gelmiş, şehirde altı gün ikamet etmiştir. Orduda bulunan Katib Çelebi Padişahın Erzurum’da karşılanmasının çok muhteşem olduğunu söylemekte ve orduda bulunduğu on sene zarfında Erzurum istikbali gibi karşılamaya şahit olmadığını belirtmektedir.

IV. Murad Erzurum’da altı gün dinlendikten sonra 9 Temmuz 1635 günü şehirden ayrılarak, Sanamer Ovası, Soğanlı Yaylası, Döşkaya yolu ile Kars’ı şereflendirmiştir.

8- I.İbrahim (1640-1628), IV.Mehmed (1648-1687), II.Süleyman 1687-1691, II.Ahmed (1691-1695), II.Mustafa (1695-­1703) III.Ahmed (1703-1730), I.Mahmud (1730-1754), III.Osman (1754-1757), III. Mustafa (1757-1774), I.Abdulhamid (1774-1789), III.Selim (1789-1808), II.Mahmud (1808-1839) dönemleri:

Savaşlar yüzünden tekrar Erzurum’a yerleştirilen Yeniçeriler halk üzerindeki baskılarına yeniden başladılar. Bir taraftan bunların zulmü, diğer taraftan idarecilerin yüklediği kanunsuz vergiler halkın merkeze başvurmasına yol açmıştır. Bunun üzerine IV. Mehmed’in 1 Muharrem1081/ 21 Mayıs 1670 tarihli, haksız uygulamaların yasaklandığına dair gönderdiği ferman, taşa yazdırılarak Lala Paşa Camiinin son cemaat yerinin sağındaki mihrap üzerine yazdırıldı. Bu tür adalet fermanlarına rağmen Erzurum’da kanunsuzluğun önü alınamadı.

1635 tarihinden 1828 tarihine kadar geçen sürede Osmanlı – İran ve Osmanlı Gürcü savaşları olmuş ise de Erzurum sınır gerisinde olması sebebi ile eskisi gibi savaşlardan büyük ölçüde zarar görmedi. Doğu-Batı arasındaki ticaretin kalbi olmaya devam etti. İstanbul’dan görevlendirilen Şark ve İran Seraskerleri de (ordu komutanı) Erzurum Kalesi’nde oturdular. Buradan İran, Gürcistan, Van taraflarındaki siyasi ve askeri gelişmeleri takip ederek, bazen kendi imkânları, bazen de İstanbul’dan aldıkları talimatlara göre, vuku bulan olaylara müdahale edip halline çalışmışlardır

17 Haziran 1826 ‘da İstanbul’da Vak’a-i Hayriye meydana geldi. Yeniçeriler başkaldırınca Padişah II.Mahmud , ayaklanmayı büyümeden bastırdı, yayınladığı Hatt-ı Humâyun’la Yeniçeri ocağını kaldırdı. Erzurum’a gönderilen fermanlarla yeniçerilerin bütün izleri silindi. Emre itaat etmeyenler idam edildi. Ahali yeniçerilerin yaptığı zulumden kurtulmuş oldu.

Erzurum ve çevresinde XVII ve XVIII y.yıllarda birçok eser inşa edilmiş,  eğitim kurumları oluşturulmuş ve şehir kültür merkezi olmuştur. 

1828-1829 OSMANLI – RUS SAVAŞI

Rusya Çar’ı Nikola, 1 Nisan 1828’de Osmanlı Devletine savaş ilan etti. 14 Haziran 1828’de Ruslar, Balkanlar ve Kafkasya üzerinden harekete geçtiler. Doğu bölgesinde Ahiska, Ahılkelek, Bayezid, Revan, Kars’ı ele geçirdiler.1829’da Osmanlı ordusu Bardız-Horasan arasındaki vadide yaptığı savaşı kaybederek Hasan Kale’ye çekildi. Ancak burada da tutunamayıp Erzurum Kalesine geldiler. Ruslar Erzurum’u kuşattı ve 8 Temmuz 1829’da şehre girdiler. Serasker ve Vali Eğinli Salih Paşa esir düştü. Erzurum, Osmanlı Yönetimine girdikten sonra ilk defa istilaya uğramıştır.

             Ruslar, Erzurum’u hareket üstü haline getirmeye çalışırken, Balkanlarda  Rus ordusu Osmanlılara mağlup oldu. Bunun üzerine 14 Eylül 1829 tarihinde Edirne Anlaşması yapıldı. Bu anlaşma ile Erzurum ve çevresi (Kars dahil) Osmanlı idaresine verildi. Ruslar, Ermeni yandaşları ile birlikte şehri boşalttılar. Erzurum ilk Rus istilasından kurtulmuş oldu. Üç aylık Rus işgali Erzurum’a büyük zararlar vermiş, Müslüman nüfusun büyük bir kısmı başka yerlere göç etmiş, şehir nüfusu azalmıştır.

9- ABDULMECİD (1839-1861) VE V.MURAD (1861-1876) DÖNEMLERİ: 

Erzurum 1855 yılına kadar dış baskıya maruz kalmadı, ancak eski nüfusuna kavuşamadığı gibi ticaret de azalmış, dolayısı ile ekonomik canlılığı kaybolmuştu. 1853 de Kırım savaşı başladığında, Doğuda Rus tehlikesi ihtimaline karşı Erzurum Valisi Mustafa Zarif Paşa gerekli tedbirleri aldı, askerin hududa sevki kararlaştırıldı. Kars’da Veli Paşa, Ardahan’da Ali Paşa, Bayezid’de Selim Paşa hududu korumayla görevlendirildiler. 16 Haziran 1855 de Ruslar Kars üzerine hücuma geçtiler. Ancak Kars’ı geçerek Soğanlı Dağları istikametine gittiler. 4 Ağustos 1855’de Hasan Kale’yi ele geçirdiler. Hasan Kale’nin düşmesi, düşman öncülerinin Deve Boynu’na kadar gelmesi, Erzurum’da panik havası yarattı. Trabzon’dan takviye kuvvetlerin Erzurum’a yaklaşması ve Rusların Sivastopol’da mağlup olmaları, Rus birliklerinin Erzurum’dan geri çekilerek, Kars Kuşatmasına ağırlık vermesine sebep olmuştur. Rusların bütün çabalarına rağmen Kars’da, başarılı bir savunma yapılmış, Ruslar Gümrü’ye çekilmeye mecbur kalmışlardı. Bu olay tarihe “1855 Kars Zaferi” olarak geçmiştir.

Doğu Anadolu bölgesindeki savaş hali 30 Mart 1856’da Paris Andlaşması ile sona erdi. Ruslar işgal ettikleri bütün yerlerden çekildiler. Böylece Kars ve Erzurum’da huzurlu günlerine geri döndü.

3 Haziran 1859’da Erzurum’da büyük bir zelzele felaketi vuku buldu. Toplam 600 kişinin hayatını kaybettiği zelzelede 14621 ev, 867 dükkân tamamen yıkıldı. Yirmi altı cami ve mescitle altmış medrese ve mektep, altmış iki han ve hamam ya tamamen ya da kısmen tahrip oldu.

Erzurum’da ilk telgraf hattı 1864 yılında çekildi ve çevreyle irtibatı sağlayan yollar yapılmaya başlandı.

10- II. ABDULHAMİD (1876- 1909) DÖNEMİ: 

1877 yılına kadar Doğu Anadolu bölgesinde herhangi bir dış baskı olmamıştır. İnşâ edilen istihkam (toprak savunma hattı) ve tabyalar ile kapılar Erzurum’a yeni bir çehre kazandırmıştır.      

1864-1870 yılları arasında Büyük Kiremitlik, Küçük Kiremitlik, Aziziye, Mecidiye, Surp Nişan (Süt Nişan), Sivişli, Çoban Dede, Dolangez, Toy, Toparlak, Karagöbek ve Palandöken tabyaları inşa edilmiştir. Keza Devre-i Muttasıla (bitişik devre)denilen, Erzurum’u içine alan istihkam (toprak yükseltmesi)/(Toprak Tabya) yapılmıştı. Bu toprak tabyalar Kars Kapı’sından başlar, bu günkü Özel İdare Misafirhanesinin bulunduğu yere kadar mevcut çevre yolunu takip eder. Burada Harput Kapısı ile birleşir. Harput Kapıdan başlayan toprak tabyalar bu defa Devlet Su İşlerinin bulunduğu yerin batısından (Terminal Caddesi) İstanbul Kapıya gelir. Bu kapıdan başlayarak 50.yıl caddesini devam edip Kavak Kapısına (Ardahan kapı) ulaşır. Buradan da doğu istikametine giderek Aziziye Tabyası ve Kars Kapı ile birleşir. Bu toprak yükseltisinden dolayı şehre, Kars Kapısı, Harput Kapısı, İstanbul Kapısı, Kavak/Ardahan Kapısından girilir. Zamanımızda Kars Kapı kenarlarında bulunan toprak yükseltisi diğer yerlerden kaldırılmıştır. Kapılar muhafaza edilmektedir.

1877-1878 Osmanlı- Rus Savaşı (93 Harbi) 

Rumi takvime göre 1293 yılına rastladığı için Doksanüç Harbi olarak bilinen bu savaş, daha önce meydana gelen Osmanlı–Rus savaşları gibi Tuna’da ve Doğu Anadolu’da olmak üzere iki cephede cereyan etti.

Rusya ile ilişkilerin bozulduğu zamanda Erzurum’a Ahmet Muhtar Paşa Vali olarak tayin edildi. Ahmet Muhtar Paşa, Erzurum’a geldiğinin dördüncü günü,16 Nisan 1877’de, Erkân-ı Harbiye Reisi Ferik Fevzi ve Erkân-ı Harb Mirlivası Hasan Kâzım Paşa, Başkatip Mehmet Arif bey olduğu halde Kars’a hareket etti.  Ahmet Muhtar Paşa Kars’da iken 24 Nisan 1877 tarihinde Harb Fermanı neşredildi. Paşa, bu fermanın askere ve ahâliye duyurulmasını emretti. Ruslar, harb ilanından hemen sonra Gümrü’den harekete geçtiler.  Arpaçay’ı aşarak karakolları abluka ettiler. Ruslar, Merkez kuvvetlerini Kars, sol kol kuvvetlerini Ardahan, sağ kol kuvvetlerini da Bayezid üzerine yönlendirmişlerdi Ruslar, Arpaçay’ı geçtikten sonra batıya doğru ilerlediler. 30 Nisan’da Bayezid, 16 Mayıs’da Ardahan ve 20 Mayıs’da Ağrı’yı aldılar. 5 Haziran’da Kars’ı muhasara ettiler.

Ahmet Muhtar Paşa, Erzurum- Kars arasında önemli bir nokta olan Zivin/ Süngütaş’da Ruslara karşı savunmaya geçti. 25 Haziran 1877 günü sabahı Ruslar taarruza geçtiler. 30 Haziran 1877 gününe kadar devam eden savaş Osmanlı Ordusunun zaferi ile sona erdi. Ruslar beklenmedik bir darbe almış ve sınırlarına geri çekilmişlerdi.

Temmuz ve Ağustos ayında Gümrü’de noksanlarını gideren ve takviye kuvvetlerle güçlenen Rus ordusu tekrar harekete geçti. Bu defaki mücadeleler Kars ile Gümrü arasında cereyan etmiştir. Yahniler, Gedikler ve Alaca Dağ savaşlarını kazanan Ruslar üstünlüğü ele geçirdiler. Osmanlı kuvvetleri Erzurum’a geri çekilme zorunda kaldı. 4 Kasım’da Ruslar Deveboynu’nda taarruza başladılar. Topçu ateşleriyle Osmanlı Ordusunu önce merkezde, sonra kanatlarda bozguna uğrattılar. Osmanlı kuvvetleri Erzurum’a ve Aziziye ve Mecidiye Tabyalarına çekildiler.

8/9 Kasım 1877 gecesi (23 Teşrin-i Evvel 1293) Rus Ordusu, Türkçe bilen birkaç Ermeni’nin Osmanlı askeri kıyafeti giyerek nöbetçileri aldatmaları üzerine, Müdürge köyü tarafından Aziziye Tabyasını ele geçirerek, tabyalarda bulunan müfrezeyi imha etmiştir. Sabahleyin bu hadiseyi duyan Erzurum’un kahraman halkı, şehrin müdafaasına  iştirak edip, “Tabyalarda Ordusu ile bütünleşerek Aziziye zaferini” kazanmıştır. Zafer, davasına inanan ve bu uğurda şehit düşen, ancak gayesine ulaşarak istilacıları topraklarından atan Ordu-millet bütünleşmesinin en güzel örneğini oluşturmuştur.

Aziziye’de geriye püskürtülen Ruslar Deveboynu hattına çekildiler. Karargâhları Sivişli (Nenehatun) köyüydü. Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın Erzurum’dan ayrılarak İstanbul’a gelmesi bir telgrafla bildirildi. Bunun üzerine Paşa 24/25 Aralık 1877 gecesi yerine İsmail Paşayı bırakarak  Erzurum’dan ayrıldı.

31 Ocak 1878 tarihinde Osmanlı – Rus savaşı sona erdirildi ve Edirne mütarekesi yürürlüğe sokuldu. Bu mütareke ile Ordu Erzurum’dan çekildi ve Rus Ordusu merasimle Erzurum’a girdi.

3 Mart 1878 tarihli Ayastefanos (Yeşilköy) Kararları ve 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Andlaşması ile Rusya ile olan hudut belirtilmiştir. Buna göre yeni hudut Narman, Bardız çayı, Yeni köy, Karaurgan, Micingerd, Köse Dağ’dan geçirilecektir. Ardahan, Kars ve Batum Ruslara terk edilmiştir. Büyük bir felaket ile biten 1877-1878  (1293 Rumi)  yılında yapılan bu savaşa halk arasında”93 harbi” denmiştir.

Hükümetin 4 Ağustos 1903 tarihinde çıkardığı hayvanat ve şahsi vergi kanununun halk arasında meydana getirdiği hoşnutsuzluk, büyük bir ayaklanma için II. Abdulhamid muhaliflerini, İttihat ve Terakki Cemiyetini, Adem-i Merkeziyet Cemiyetini hareketlendirdi.  Ermenilerinde destek ve teşviki ile 15 Mart 1906’da isyana dönüştü. Bir yıl sonra 20 Mart 1907’de bazı mali düzenlemeler yapılarak isyan bastırılmaya çalışıldıysa da olayların ardı arkası kesilmedi. 10 Ekim 1907’de isyan hareketi bastırıldı ve suçlular 25 Kasım 1907’de mahkemeye sevk edildiler.

             Abdulhamit yönetimine karşı ilk baş kaldırış ve II. Meşrutiyet’i ilân teşebbüslerinin başlangıcı sayılan bu hareket Erzurum’u sarstığı gibi, Jön Türklerin takip ettiği yanlış politikalar yüzünden Erzurum, Ermeni tedhiş örgütlerinin merkezi haline geldi. Taşnaksutyun adlı Ermeni tedhiş örgütü merkezini Erzurum’a nakletti.  

11- V. MEHMED REŞAD DÖNEMİ (1909 – 1918)

 1. Dünya savaşı ve Sarıkamış Yenilgisi

Osmanlı donanmasının Karadeniz’deki Rus limanlarını bombalaması sonucu 29 Ekim 1914 de savaş ilan edildi.  2 Kasım 1914’de Ruslar sınırı geçerek ilk tahkimli mevki olan Zivin’e saldırdı. Bu savaşta Erzurum, istilacı Rus Çarlık ordusunun ilk hedefiydi. 22 Aralık1914’de Sarıkamış harekatı başlatıldı. Osmanlı ordusunun IX ve X. Kolorduları Oltu ve Bardız yönünden ilerleyerek Ruslara büyük kayıplar verdirdiler. Geri çekilen Rus ordusu Sarıkamış’ta büyük yığınak yaptı. Türk kolorduları da Sarıkamış ve Allahuekber dağlarını aşarken ağır kış soğuklarından dolayı büyük kayıplar vermeye başladı. 28 Aralık’da Sarıkamış önlerine geldiklerinde Osmanlı ordusu 60000 mevcuttan 10000 e inmişti Bu askerlerinde Ruslara saldırıya geçecek gücü yoktu. Bir gün sonra hücuma geçildi, az bir kuvvet Sarıkamış’a girdi ise de kısa bir müddet sonra Rus birliklerinin karşı saldırıya geçmeleri üzerine yenilerek teslim oldular. Geri kalan kuvvetler 5 Ocak 1915 ‘de Bardız’a çekildiler.

 (16 Şubat 1916 – 12 Mart 1918) Erzurum’un İşgali:

1915 yılını çeşitli hazırlık ve noksanların tamamlanması ile geçiren Ruslar, Aralık 1915- Ocak 1916 arasında harp faaliyetlerine yeniden başladı. Rusların bir birliği      28 Aralık 1915 sabahında Otlu’nun Göy Dağı, Norşin köyü tepelerinden taarruza geçti. Türk kuvvetleri, 4 Ocak’da geri çekilince bu bölge işgal edildi. İlerleme devam ederek Gürcü Boğazı- Kızıl Kilise köyü ve Bar köyü mevzilerine taarruz edildi. 9 Ocak 1916 da bu mevzileri Ruslar zaptettiler.

Sarıkamış’ta III. Türk Ordusuna indirilen ani darbe, son derece ciddi neticeler oluşturmuş, malzeme ve asker bakımından büyük kayıplara uğramış, kafi miktarda ikmal alamadığından dolayı moral durumu iyi değildi. Türk birlikleri 11-15 Ocak 1916 tarihleri arasındaki kanlı çarpışmalardan sonra geri çekilerek Erzurum hattına yerleşti. 4 Şubat’ta Ruslar Dumlu, Karagöbek güzergahı ve Karga pazarı, Tuy’lar – Kösememet üzerinden ve bir yandan da Gerdekkaya-Nalbant Dağı yönünden hareket ederek bütün cephelerden taarruza geçtiler. Erzurumda tutunamayan Türk ordusunun çekilebilmesi için örtme harekatı yapacak artçı birliklere ihtiyaç duyuluyordu. Fakat bunu yapacak asker yoktu. Komutan III. Ordu Komutanı Erzurum valisine yazdığı yazıda Türk ordusunun güvenli çekilmesi için sivil halktan toplanacak gönüllülerle Rus ordusunun oyalanması, bu oyalamada kazanılacak zaman içinde çekilmenin gerçekleştirileceği belirtilmekteydi. Ezurumda kalan 19 yaşından küçük ve 40 yaşından büyüklere yapılan çağrı üzerine, Ulu Camide toplanan bu ihtiyar ve çoklardan oluşan 3000 kişi nereye ve ne için gideceklerini bilerek emekli topcu binbaşısı İbrahim Hilmi Nalbantoğlu komutasında Pasinlar Haykürt (Kevenlik) köyü yaylasında Üçdere mevkiinde mevzi alıp çarpışmaya girdiler. 2700 metre yükseklikte Rus Ordusunu engelmeye çalıştılar.

KARGAPAZARI ŞEHİTLERİ

KARGAPAZARI ŞEHİTLERİ olarak anılan ve Ordusunu imhadan kurtaran 3000 kahraman Erzurumlu’nun moloz taşlarla çevrilmiş, öbek öbek mezarları Kargapazarı’nda, Kevenlik (Haykürt) Köyü yaylasında, 2700 metre yükseklikte bulunmaktadır. Bu üç bin kişiden sadece komutanları emekli topçu binbaşısı İbrahim Hilmi Nalbantoğlu ve kırk üç kişi kalmıştır.
15 Şubat’ta savaş devam ederken III. Ordu Komutanı Mahmut Kâmil Paşa’nın emriyle, öğle vakti Türk Ordusu çekilmeye başladı ve İstanbul Kapı’dan Erzurum’u terk etti.

Bu çekilmede istenilen zamanı Türk Ordusuna sağlayan Kargapazarı’ndaki bu gönüllü Erzurum’lulardan oluşan artçılar, Rus birliklerine geçit vermemiş, şehit olmuşlardır. Ruslar yapılan bu mücadele sonucu Kösememet üzerinden, Erzurum’un kuzey doğusundan, 16 Şubat 1916 günü şehre girdi.

Dünya tarihinde orduların kurtardığı kentler vardı, ordusu ile omuz omuza savaşan halklar biliniyordu ama ordusunu imhadan kurtarmak için kesinlikle şehit olacağını bilerek savaşa giden bir halk bilinmiyordu. Bunu tarihe Erzurumlu yazdı. Erzurumlu, Kargapazarı’nda şehit düşerken sadece Türk Ordusu’nun kalıntısını kurtarmıyordu, gelecekte Cumhuriyetin kuruluşuyla taçlanacak Kurtuluş Savaşı’nın da tohumunu atıyordu.

16 Şubat 1916 günü, Rus Komutanı General Yudeniç Erzurum’a girerken, şehirde kalan bir kısım çaresiz ahalinin ve A.B.D Erzurum Konsolosu’nun yer aldığı heyet tarafından Kars Kapısı’nda karşılandı. Erzurum 16 Şubat 1916’da böylece kara günlere düştü. Ermenilerin teşviki ile yağmalar, zorla yerleşmeler ve daha nice melanetin işlendiği günler başlamıştı. Ruslar, Erzurum’dan sonra batıya hareketi devam ettirdiler ve Refahiye Dağlarına kadar ilerleyerek III. Ordu’ya karşı burada durdular.

1917’de Rusya şehirlerinde meydana gelen olaylar, Çarlık idaresine son verdi. Bolşevikler yönetimi ele geçirdi. Ülkelerinde olan bu hadiseler üzerine Erzincan’da bulunan Rus Komutanlığı mütareke teklifinde bulundu. İki ordu temsilcileri Erzincan’da 17 Aralık 1917 tarihinde bir araya gelerek mütareke maddelerini tespit ettiler ve 18 Aralık 1917 de yapılan sözleşme yürürlüğe girdi. Rus askerleri komutanlarını dinlemeyerek, her şeyi olduğu gibi bırakıp ülkelerine dönmeye başladılar. Bu durumdan istifade eden Rus kumandanlarından Ermeni komiteci Antranik’in yönettiği Ermeni askerleri, sivil Ermenileri de silahlandırarak Erzurum şehrinde ve köylerinde büyük katliama ve soykırıma giriştiler. Müslümanlar toplu halde imha edildikleri gibi şehirde yakılıp yıkıldı.

12 MART 1918 Erzurum’un İşgalden Kurtuluşu:

Karargâhı Suşehri’nde olan III. Ordu Komutanı Mehmed Vehbi Paşa, I. Kafkas Kolordusu Komutanı Kâzım Karabekir’e harekât emrini verdi.10 Ocak 1918 de Refahiye’den hareket eden I.Kafkas Kolordusu 13 Şubat 1918’de Erzincan’ı kurtardı. 22 Şubat 1918 de Mamahatun (Tercan) alındı.  25 Şubat’ta Aşkale’den süratle Erzurum’a yürümeye başladı. 10 Mart 1918 de Erzurum çevresine gelen birlikler, 12 Mart sabahı Erzurum’a hücum ettiler. Halit Bey idaresindeki birlikler Harput Kapıdan, Rüşdi Bey idaresindeki birlikler İstanbul Kapıdan, Hacı Hamdi ve Hacı Ali Efendi’ler de Kavak Kapıdan Erzurum’a girerek, Ermenileri şehirden çıkardılar. Kısa süre içerisinde bütün Doğu Anadolu Ermenilerden temizlenmişti.

Erzurum iki yıl süren kara günlerinden 12 Mart 1918 ‘de kurtuldu.    Erzurum son işgal acısını, 1.Dünya Savaşında, Rus istilası ile yaşadı ve bu kara günler iki yıl devam etti. Erzurum, diğer savaşlarda görülmeyen insan kaybını ve büyük felaketleri bu savaşta yaşayarak, korkunç tahribata uğradı. Savaş sonunda Erzurum  küçük kasaba durumuna gelmişti. Köylerin çoğu enkaz halinde ve adeta boştu.                            

Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir,  Erzurum Belediye Başkanlığına Gençağazâde  Zakir Efendi’yi, geçici Erzurum Valiliğine de Receb (Peker) Bey’i tâyin etti. Bilahare Dahiliye Nezaretinin yeni tayinleri ile mülki işler yoluna koyulmuş, Mayıs 1918’de, Ahmed Münir (Akaya) Valilik görevine başlamıştır. Erzurum Kadısı ise Hacı Mehmed Hurşit (Numanoğlu) idi.

30.Ekim.1918’de I. Dünya Savaşı’nı sona erdiren Mondros Mütarekesi Erzurum’da Ermeni meselesini tekrar gündeme getirdi. Mütarekenin 24.cü maddesi, herhangi bir karışıklık çıkması halinde Erzurum’un da dahil olduğu altı vilayette itilaf devletlerine işgal hakkı tanıyordu. Doğu Anadolu’da Ermeni devleti kurulması tehlikesine karşı Erzurum’da aydınlar tarafından “İstihlâs-ı Vatan” adıyla gizli bir cemiyet kuruldu. Kasım 1918’de İstanbul’da kurulan “Vilâyet-i Şarkiyye Müdâfaa-i Hukûk-ı Milliyye Cemiyeti”nin Mart 1919’da Erzurum şubesi açıldı. İstihlâs-ı Vatan Cemiyetine son verilerek üyeleri bu yeni cemiyette görev aldılar. (Daha geniş bilgi için bk.Erzurum Kongresi ve Milli Mücadelede Erzurum 1918-1923)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir