Erzurum Yukarı Hasani Basri Mahallesi Çeşme Sokak 24 kapı numaralı tekkiyenin bahçesinde Kadiri külahlı bir mezardır. Yatırı Tokatlızâde İsmail Sırrı Efendidir. Bahçesinde medfun bulunduğu takkiyenin şeyhidir. Bütün ömrü boyunca burada müritlerine mensubu bulunduğu tarikatın âdab ve erkanını talim eylemiş ve halık irşâdla meşgul olmuştur. H.1310, M.1892 yılında vefat etmiştir.DEVAMI

Kars Kapısı mevkiinde bulunan bu türbe, yapılan yol çalışmaları sonucu yoldan yukarıda kalmış ve çevresi taş duvarla çevrilerek koruma altına alınmıştır. Burada iki mezar bulunmaktadır. Mezar taşları birbirine benzediğinden dolayı halk çifte kardeşler ismini vermiştir. Her iki mezarın baş ve ayak taşlarında beşer satırlık kitabe vardır. Kıble tarafındaki mezar ArapçaDEVAMI

Erzurum Şeyhler Mahallesi, Şeyhler Camiinin batısındadır.Şeyhler Medresesinin bir adı da (DARU’S-SAFA) dır.Medresenin giriş kapısı doğu cephesindedir ve Şeyhler Camiine bakar. Bu giriş kapısının üstünde bulunan mermer kitabesinde; Müfti -el –enâm es-seyyid-il-Mevlâ hüv-eş- şeyh Mustafa, Tahsil-i ilme medrese yabdırdı  ba Sıdk-i safa. Muhkem bina kıldı bunu ALLAH için ol pür-vefa VahidleDEVAMI

Erzurum Kalesinin kuzey eteğinde Feyzullah Efendi Mahallesinde (Mirza Mehmet Mah.) bulunan Kurşunlu (Feyziye) Camiinin avlusundadır. Medresenin üzerinde kitabe yoktur.  Kurşunlu Camii ile birlikte H.1112 M.1700 yılında Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi tarafından yaptırılmıştır. Kurşunlu Camii ile ortak bir avlu etrafında şekillenen medrese odaları, camiyi doğu yönden U şeklinde sarmakta, caminin doğuDEVAMI

Erzurum Murat Paşa Mahallesinde, Murat Paşa Camii’nin doğusunda ve bitişiğindedir. Ahmediye Medresesinin yapım yılını ve yaptıranını belirten kitabe giriş kapısının hemen üzerinde yer alır. 96 cm eninde ve 42 cm uzunluğundaki mermere devrinin nesih yazı üslubu ile üç satır halinde yazılan kitabenin birkaç kelimesi okunamamaktadır. Okunabilen kısmın yazılış şekli şöyledir;DEVAMI

Erzurum Tebriz Kapı semtinde, şehri çevreleyen dış surların doğu kısmına bitişik olarak inşa edilmiştir. Bu medrese kitaplarda ve bazı vesikalarda şu adlarla anılmıştır: HAND HATUN Medresesi, HANDE HATUN Medresesi, HATUNİYE Medresesi, ÇİFTE MİNARELİ Medrese. En yaygın ve kullanılan ismi ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE’ dir. İsmini Taç kapının iki tarafında bulunan minarelerdenDEVAMI

Şehrin orta kısmında, hâkim bir tepe üzerinde yer alan kale bir iç kale ile bunu çevreleyen dış kaleden meydana gelmektedir. Kale 415 – 422 yılları arasında Roma İmparatoru Theodosios tarafından yaptırılmıştır. Kale 502 ve 530 yıllarında Bizans imparatoru  Belisairos, 756 yılında Halife El Mansur Ebu Cafer tarafından onarılmıştır. Saltuklular tarafındanDEVAMI

M.Ö. ki yüzyıllardan zamanımıza kadar zengin arkeolojik malzeme bize Erzurum’un geçirdiği milletler hakkında malumat vermektedir. Karaz ve Pulur höyüklerinde yapılan kazılarda ele geçen çanak çömleklerden anlaşıldığına göre ,  Erzurum’un ilk bilenen halkı Urartular dır. Bunu Hititler, Ermeniler, Medler, Persler, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Emeviler, Abbasiler, Bizanslılar ve Türkler takip etmişlerdir. TarihDEVAMI

Tarih öncesi çağlarda Erzurum, kaynaklarını bu bölgeden alarak üç denize dökülmekte olan Aras, Fırat ve Çoruh Nehirleri boyundaki vadilerinde, büyük kültür ve medeniyetler vücuda gelmiş, çevresinde değişik hayat sahası ve binlerce yıl önce parlayıp sönen eski medeniyetlere sahne olmuş, özellikle Kalkolitik ve Eski Tunç çağından itibaren yoğun iskâna ve siyasiDEVAMI

M.S.395 yılında, Anadolu’ya ilk Türk girişi ( İskitlerden sonra)  Hun Türkleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Batı Hunlarının doğu bölümü tarafından gerçekleştirilen akınların başbuğları Kursik ve Basik komutasındaki Hun atlı birlikleri, Erzurum üzerinden hareketle Karasu ve Fırat havzalarından Malatya’ya ulaşmışlardır. 395-398 yılları arasında cereyan eden Hunların bu akınları, Çukurova ve Mezopotamya’ya kadar uzanmış,DEVAMI

Sasani – Bizans mücadelesi bütün hızıyla devam ederken, İslâm peygamberi Hz.Muhammed dünyaya geldi. O’nun dünyaya gelişi ile doğu ve batı dünyasında bazı mucizeler olduğu rivayet edilir. Doğu hıristiyanlığının en önemli merkezi olan Theodosiopolis’de de bir hadise olmuştur. Âşık Çelebi, eski Arap kaynaklarına dayanarak, “Erzen er-Rum’da, gayet azamet üzere bir kiliseDEVAMI

Hun ve İskitlerden sonra Anadolu’ya üçüncü Türk girişini, VIII. Yüzyıldan itibaren Müslüman Türkler gerçekleştirdiler. Abbasi Halifesi Mehdi (755 – 785) Fergana, Belh, Semerkand çevresinden getirdiği, Erzurum ve çevresine yerleştirdiği ahaliden çoğu Türk idi. Abbasi Halifesi Mütevekkil (847-861) devrinde ordunun çoğunluğunu Türklerin oluşturması, Türk nüfusunu daha da artırdı. Çağrı Bey’in 1016’daDEVAMI

26 Ağustos 1071’de Malazgirt Savaşı sonrası Bizans İmparatoru Romanos Diogenes tahtını kaybetti. Saltanat mücadelesi, Bizansı tam bir anarşiye soktu. Bundan faydalanan Alp Arslan, Doğu Anadolu’nun fethini Saltuk, Mengücek ve Artuk’a verdi. Doğudaki siyasi çoğrafyada yeni bir harita çizildi. Bizans enkazı üzerinde Saltuklular, Mengücek Oğulları, Artuklular ve Ahlatşahlar ortaya çıktı. SultanAlpDEVAMI

1.MUGİS ED-DİN TUĞRUL ŞAH (1202-1225) Anadolu Selçuklu Sultanı Rükn ed-Din Süleymanşah 1202 ‘de Saltuk ilini hâkimiyetine almıştı. Elbistan’da hüküm süren kardeşi Mugis ed-Din Tuğrulşah’ı Erzurum Meliki tayin etti.  Bütün Saltuklu bölgesi Meliki olan Mugis ed-Din Tuğrulşah, Erzurum’da 1202- 1225 devresinde yirmi üç yıl müstakil bir melik olarak hüküm sürdü.  ErzurumDEVAMI

Selçuklu sultanı Âlâ ed-Din Keykubad Erzurum galibiyetine çok önem verdi. Erzurum fethini fetihnamelerle komşularına ve dost hükümdarlara duyurdu. Zaferinin kısa hikâyesini ihtiva eden ve Erbil Hükümdarı Muzaffer ed-Din Gökböri’ye yazılan ve bir nüshası zamanımıza kadar gelen fetihnâme de, (E.Konukcu Selçukludan Cumhuriyete Erzurum eserinde fetihnamenin tamamını yazmıştır) özetle Moğollara karşı cihadDEVAMI

Kurucusu Cengiz Han’ın torunu Hülâgû’dur. Moğol Büyük Hanı Mengü 1253 yılında kardeşi Hülagü’yü İran, Irak, Anadolu’yu ele geçirip buraları kendisine tâbi bir “İlhan” (il + han= “bölge hükümdarı”) olarak idare etmek üzere görevlendirdi. Bu suretle başşehri Tebriz olmak üzere İran’da 1256 yılında kurulan ve 1295 yılından itibaren tam bağımsız haleDEVAMI

İlhanlı sultanlığının yıkılması ile ilk bağımsızlık ilan eden Sutaylılardır. (1335-1340) İlhanlı hakimiyeti döneminde Erzurum ve çevresinde söz sahibi olan Hacı Togay, ailesini güclü hale getirmiş ve diğer Türkmen rakiplerine karşı bu bölgeyi muhafazaya çalışmıştır. Hacı Togay’ın oğlu Hasan, Sutay gücünü Erzurum ve havalisinde hissettirmek istemiş, Avnik, Zivin ve Micingerd gibiDEVAMI

1340 Ekim ayında Çobanlılar’dan Şeyh Hasan Çobani, Muş tarafından gelerek Sutaylıların hâkim olduğu yerleri yağmalamaya başladı. Hasan Kale’de büyük tahribat yaptı, Aras nehrini geçerek Avnik üzerine yürüdü, sonra buradan Tebriz’e hareket etti. Yukarıda belirtildiği gibi İlhanlıların son dönemde devlet işlerini yürüten Emir Çoban’ın oğlu Timurtaş (1317 – 1327) de AnadoluDEVAMI

Eratna Oğulları Sivas ve Erzincan yörelerine hâkimdiler ve 1335 -1381 yılları arasında saltanat sürmüşlerdir. İlhanlıların Anadolu Valisi Timurtaş Çobani’nin maiyetinde bulunmuşlar ve evlilik yoluyla akraba da olmuşlardır. Eretnalı Gıyas ed-Din Muhammed (1352 -1365 ) in Erzurum’a sahip olduğu anlaşılmaktadır. H. 761/ 1360 tarihli Erzurum’da kesilmiş parada bu hükümdarın adı zikredilmektedir.DEVAMI

Mutahharten büyük bir mücadele sonrasında Erzincan merkez olmak üzere, Kemah, Tercan, Erzurum, İspir, Bayburt, Koyulhisar ve Şarki Karahisar kalelerine sahip oldu. Yirmi dört yıla yakın saltanatı sırasında, Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmenleri ile iyi geçinmiş, durumunu koruyabilmiştir. Timur, Avnik önlerine geldiğinden Mutahharten büyük bir korkuya kapıldı. Timur, Erzincan emirine elçi gönderdiDEVAMI